Uyku, insan ömrünün üçte birini kaplayan, nörofizyolojik ve biyokimyasal boyutları olan aktif bir süreçtir. Dört evresi vardır. Uyku süresi boyunca bu 4 evre döngüsel olarak 4-5 kez yaşanır. Uyku esnasında her türlü davranış ve tepkilerimiz yavaşlar, merkezi sinir sistemi, dolayısıyla bedenimiz dinlenmeye geçer. Ancak beyin aktif olarak çalışmaya devam eder. Yine gün boyu yaşananları, öğrenilenleri tanımlama, sınıflama ve depolama, uyanıklığa hazır hale getirme işleminin de uyku esnasında yapıldığı ileri sürülmektedir.
Uyku süreleri alışkanlık ve genetik faktörlerin etkisi ile kişiden kişiye değişmektedir.
Yeni doğan bebekler günde 18 ila 20 saat arasında uyur. Erişkinler ise 4 ila 11 saat arası uyku uyur.
Büyüme hormonu en çok uyku anında salgılanır. Uyku vücudun büyüme ve yenilenmesi, öğrenme ve bellek gelişimine çok önemli bir katkı sağlar.
Uykuda gün boyu yıpranan vücudun ve beyin fonksiyonlarının düzenlemesi yapılıyor ve yeni bir güne hazırlık yapılıyor.
Uyku esnasında kaslar gevşeyerek dinlenir. Bağırsak hareketleri yavaşlar, karaciğer, böbrek gibi önemli organlar günlük streslerin etkisinden kurtulmak için fonksiyonlarını azaltır.
Uyurken solunum sorunu yaşayan kişiler sabah uyandıklarında yorgun kalkar. Sabah baş ağrıları görülebilir. Beyin fonksiyonları berraklığını kaybetmeye başlar. Unutkanlık, isteksizlik, mutsuzluk, gerginlik ve kişilik değişiklikleri görülmeye başlar.
Uykusuzluk, tıpkı alkol etkisi altındayken olduğu gibi sürücülük performansını olumsuz etkilemekte ve ciddi trafik kazalarına neden olmaktadır.