Teknolojik ilerleme merkez ülkeler ve onlarla bütünleşen tekelci firmaların denetimindedir. Teknolojik küreselleştirme, bilgiyi üreten ve pazarlayanların yararına bir işlev üstleniyor. Yenilikler ve buluşlar, üretenlerin tekelinde kalıyor ya da onların işine geldiği ölçüde yaygınlaşıyor. Bu durum, üçüncü dünya ülkelerinin bağımlılığını da artırıyor. Örneğin, genetikle değiştirilmiş tohumlar, silah ya da çeşitli sanayi dalları için üretilmiş yeni bilgisayar sistemleri, katma değeri yüksek aygıtlar, tekelci firmaların izin verdiği ölçüde kullanılabiliyor.
Sosyal-kültürel küreselleştirmenin bir çok yanı var. Bunlardan birincisi, toplumlar arasındaki kültürel farklılıkların sıfırlaştırılması konusudur. Bu bağlamda, yeme-içme ve eğlence kültüründen müziğe, dile ve davranışlara değin her konuda çağdaşlığın merkez ülkelere benzerlikten geçmesi gerektiği dayatılıyor. Buna kısaca, McDonald’slaşma kültürü deniliyor.
Özetle, küreselleştirme politikalarıyla merkez ülkelerin, üçüncü ülkelerde üretilen mal, hizmet ve doğal kaynakları denetim altına aldıkları görülüyor.