Savunma mekanizmaları: Yansıtma Psikoloji

Savunma Mekanizmaları Yansıtma Psikoloji

Savunma mekanizmaları
Savunma mekanizmaları, Freudyan psikanaliz teorisinde bireyin gerçekleri maniple, yadsıma ya da çarpıtmak ve böylece sosyal olarak kabul edilebilir bir öz-imajı korumak ve sürdürmek için bilinçsizce geliştirdiği psikolojik stratejilerdir. Genel olarak sağlıklı bireyler hayatları boyunca farklı türde savunmalar kullanır. Ego savunma mekanizmasının sürekli kullanımı bireyin fiziksel ve/veya ruh sağlığını olumsuz etkileyerek patolojik hale gelir. Ego savunma mekanizmalarının amacı zihni/benliği/egoyu endişe ve/veya sosyal müeyyidelerden korumak ve/veya zihne/benliğe/egoya baş edemeyeceği bir durum için sığınma sağlamaktır. Savunma mekanizmaları kabul edilemez dürtüler tarafından oluşturulan tehditleri azaltan bilinçsiz başa çıkma mekanizmalarıdır. Savunma mekanizmaları bazen başa çıkma stratejileri ile karıştırılır. Bu mekanizmaları değerlendirmek için kullanılan bir kaynak da Savunma Biçimleri Testi’dir.

Vaillant’ın savunma mekanizmları kategorizasyonu
George Vaillant’ın sınıflandırmasında savunmalar psikoanalitik gelişme kademeleriyle ilişkili sürekli bir dizi oluşturur. Buna göre Vaillant’ın kademeleri:
1. Kademe – patolojik savunmalar (mesela psikotik inkar, hayali yansıtma)
2. Kademe – olgunlaşmamış savunmalar (mesela fantezi, yansıtma, pasif agresyon (edilgen-saldırgan davranış) , dışa vurma/eyleme dökme)
3. Kademe – nörotik savunmalar (mesela düşünselleştirme, karşı-tepki geliştirme, ayrıştırma, yer değiştirme, bastırma)
4. Kademe – olgun savunmalar (mesela mizah, yüceltme, bastırma, fedakarlık, öngörü)

YANSITMA
Kendi yaptıklarını başkaları yapıyormuş gibi sanma. Bu kişiler aslında kendisine söylemesi gereken şeyleri karşısındakine söylerler. Kendi eksikliklerinin ve yenilgilerinin sorumluluğunu ya da suçunu başkalarına yükler. Davranış bozukluğu ve ruhsal bir rahatsızlıktır. Bu kişinin kendisinin yaptığı iftiralar, komplolar, provokasyonlar, yalanları tehdit olarak gördüğüne yansıtır ve onların bunu yaptığını iddia eder. Örneğin herkes hakkında dedikodu yapan biriyse, çevresindekileri onun hakkında dedikodu yapmakla suçlar. Karşısına yansıttığı tüm suçlamaları bire bir kendisi yapar ve suçladığı kişinin bu olaylarla asla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Bunu ne kadar tam yansıtıyorsa o kadar kendini bilmeyen biridir. Bu tarz kişiler sağduyusunu hatta bazen bilincini bile yitirir ve objektif değerlendirme yapamaz. Bu kişilerin egosu kendilerine aşık olacak kadar çoktur. Kendisiyle yani gerçekle yüzleşmekten çok korktuğu için korkuyla doludur. Bu insanlar kendilerini hep masum ve günahsız görürler ve her şeyin sistemden, dış güçlerden veya yöneticilerden kaynaklanmakta olduğu kanaati zihinlerine yerleşmiştir. Kimi insanlar da değersizlik duygularını yansıtarak diğer insanların kendini küçümsediğine inanır. Böyle insanlar başkalarının kendine gösterdiği davranışlara aşırı duyarlıdır; ve reddedildiklerini ya da değersiz bulunduklarını kanıtlayıcı ipuçları ararlar. İç güvensizliğin dış dünyaya yansıtılması sonucu alınganlık sergiler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir