Nazar inancı yaygın olarak görülen bütün toplumlarda, nazar inancının kökeni, Neolitik çağlara dayanıyor. Girit, Aşağı Mısır, Malta, Kuzey Fransa ve Britanya’da Bronz çağına ait, balta şeklinde yapılan nazarlıklar bulunmuş. Araştırmalar sonucunda, eski dönemlerden itibaren Batı ve Doğu’da nazarın kötü etkilerine inanma ve bunlara karşı tedbirler alma bilgisinin köklü olduğu görülmüş.
Aynı şekilde uğursuz gözlerden gelen fenalığı ortadan kaldırmak için Mısırlı, Fenikeli, Yunanlı ve Romalılar el şeklinde muskalar kullanmış.
Günümüze kadar süren bu inanış, Türkiye’nin hemen her tarafında günlük hayatın içinde ve bütün etkinliğiyle varlığını sürdürmektedir. Halk arasında, nazara karşı mavi boncuk, delikli taş, nal, yumurta kabuğu gibi çeşitli nazarlıklar kullanma, hocalara muska yazdırma, kurşun dökme vb. çeşitli uygulamalar yapılmaktadır.
Dinen bu tür uygulamalar, bâtıl inançlar arasında yer aldığı için haram kılınmıştır. Ancak İslâm dininde nazarın varlığı kabul edilmiştir, fakat nazardan korunmak için nazar boncuğu ya da muska taşımak vb. pratikler uygulamak yasaktır. Bugünkü nazar boncuklarının kökeni de Eski Mısır muskalarına ve “her şeyi gören göz” denilen Şeytan gözüne dayanır.
Nazar, sağlıklı ve gürbüz çocuklara; güzellikleri ve hünerleriyle dikkati çeken kişilere; başarılı öğrencilere; mesleğinde başarılı olanlara; yeni ev, araba alanlara; kısmeti açık olanlara; mutlu çiftlere vb. kişiler ve ayrıca iyi ürün veren tarla, bağ ya da bahçeye; güzel görünümlü, hoş kokulu bitki ve çiçeklere; iyi süt veren ineklere; herkes tarafından beğenilen bir ev eşyasına vb. varlıklara daha çok değdiğine inanılır.
Canlı ya da cansız bu tür olumlu özelliklere sahip varlıklara herhangi bir kimsenin kıskançlık dolu gözlerle bakması nedeniyle, nazarın meydana geldiği belirtilir.
Nazarı değen kişiler, bu olumlu özelliklerin kendilerinde olmadığını düşünerek kıskançlık duygusuna kapılır. Bu bakımdan halk arasında, bu olumlu özelliklere sahip varlıkları, kötü niyetli kişilerin bakışlarından kaybedileceği inancı oluşur.
Nazar, kıskançlık gibi kötü duygulardan gelebileceği gibi ayrıca kişinin aşırı sevgisinden de kaynaklanabilir. Bu tür nazardan en çok çocukların etkilendiğine inanıldığı için, anne ve babaların çocuklarına karşı aşırı sevgi göstermeleri ya da düşkünlükleri pek hoş karşılanmaz. Bu inanış gereği halk arasında insana sevdiğinin nazarı daha çok değer sözü yaygın olarak kullanılır.
Nazarın halk hayatındaki yerini belirlemek için, nazara inanan kaynak kişilerin anlatılarından birkaç örnek vermek yararlı olacaktır.
Nazar genellikle kırsal çevrelerde ve yoksul insanlar arasında yaygın görülür. Bu insanlar arasında çok değer taşıyan at, inek, ev, bahçe gibi unsurlar ya da çok sevdiği çocuklarını kaybetme korkusu, sürekli bir tedirgin ve kötü gözlü kişilerin bakışlarına karşı önlemler almaya sevk etmektedir.
Öte yandan öğrenim durumu yüksek, ekonomik açıdan iyi şartlara sahip kişiler arasında da, yoksul kesim kadar olmasa da, nazar inancının bulunduğu görülmekte.
Üniversitede ya da lisede okuyan gençlerle yapılan görüşmeler sonucunda; bu kişilerin bir kısmı nazara inandığını bir kısmı ise bu tür olayları boş şeyler olarak nitelendirdiği belirlenmiş. Nazara inanmayan gençler, olumsuz olayların asıl nedeninin farklı sorunlardan kaynaklandığını halkın bunları nazarla açıkladığını ifade etmiş.
Günümüzde nazar inancının ekonomik, sosyal ve kültürel yönden az gelişmiş kesimlerde yaygın olarak varlığını sürdürdüğü görülmektedir. Öte yandan öğrenim durumu yüksek ve ekonomik açıdan daha iyi durumda olanlar, günlük yaşamlarında geleneksel yani kırsal çevrelere oranla daha akılcı yolu benimsemiş olsalar da, nazara inanmakta, günlük eylem, davranış ve tutumlarında, çok yoğun olmasa da, bu inancın etkisini taşımaktadırlar.
Dolayısıyla nazar ve nazarlık inancı, hemen her kesimde yaygın olarak geçerliliğini korumaktadır.