Kısa zamanda uzun mesafeler alan insanlarda farklı zaman dilimlerine ulaşılmasına bağlı olarak biyolojik ritmin bozulması. İnsan vücudunun yaklaşık 24 saatlik biyolojik etkinlik çevriminin ani değişmeler nedeniyle uğradığı geçici değişiklik ve düzensizliklerdir. Genellikle uyku ve yeme düzeninin bozulması, baş ağrısı, zihinsel performans düşüklüğü ve yorgunluk hissi ile kendini gösterir. Bazı vakalarda depresyona da rastlanır.
Jet lag’in etkileri en çok doğuya doğru gerçekleşen uçuşlarda görülür. Bunun nedeni doğuya uçarken zaman dilimlerinin artması sonucu ulaşılan şehirde geçirilen ilk günün 24 saatten kısa olmasıdır. Biyolojik ritmi 24 saatin altına düşürmek çok güç olduğu için vücut aradaki zaman farkını kapatmakta zorlanır.
Biyolojik saat
İnsan 24 saatlik çevrimin yaklaşık 8 saatini uykuda, 16 saatini ise uyanık geçirir. Uyanıkken zihinsel ve fiziksel işlevleri çok hızlı çalışır, doku ve hücre büyümesi hızlanır. Uykuda ise istençli kas hareketleri hemen tümüyle ortadan kalkar ve metabolizma hızı, solunum ve kalp atım hızı ve kan basıncı düşer. Ayrıca sindirim sisteminin etkinliği artarken boşaltım sisteminin daha az çalıştığı görülür. Adrenalin gibi hormonların salgılanması uyanma anında bir iki saat önce en üst düzeye vararak vücudu etkin yaşama hazırlar. Bu tür çevrimsel etkinlikleri denetleyen mekanizmanın beyinde hipotalamusta yer aldığı düşünülmektedir. Bu bölge, beyne gelen ritmik bilgileri bir araya getirip değerlendirir ve uygun davranış kalıplarını oluşturur. Vücut ısısı ve bazı ilaçların etkinlikleri günün farklı saatlerine göre değişir. Hormon içeren ilaçların, o hormona özgü günlük salgılanma ritmine uygun zamanda verilmesi vücudun daha az stresle karşılaşmasını ve verilen ilacın daha etkili biçimde yanıt oluşturmasını sağlar.
Günlük ritme uyarlanmış vücut için karanlıktan aydınlığa geçiş doğal bir işarettir (zeitgeber). Güneş sisteminin dışındaki uzay gibi gündüz-gece kalıplarının düzensiz olduğu koşullarda 24 saatlik güne özgü kalıpları andıran yapay çevrimler oluşturulur. Birkaç gün uykusuz kalan bireyde günlük ritmin bozulması sonucunda ruhsal bozukluklar ortaya çıkar. İnsan vücudu 18-28 saatlik çevrimlere uyarlandığında normal işlevlerini sürdürebilir; bu sınırların dışına çıkıldığında vücut 24 saatlik çevrime geri döner. Kutupaltı alacakaranlık kuşağı gibi tümüyle aydınlık bölgelerde bile vücut ilk uyarlamayı yaptıktan sonra, düzenli uyku ve uyanıklık çevrimleri sürdürülür.
Günlük çevrimdeki önemli değişikliklerde, vücudun kendini yeniden uyarlanması, bunun için de belirli bir sürenin geçmesi gerekir. Jet uçaklarının ve güneş sisteminin dışına yapılan uzay yolculuklarının ortaya çıkmasıyla birlikte zaman farklarının getirdiği sorunlar da artmıştı. Örneğin Tokyo-New York City şehirleri arasında jetle yolculuk 10 saatlik zaman farkına yol açar; bedenin bu yeni gündüz-gece kalıbına uyum sağlayabilmesi bazen günler sürer. Ayda birkaç kez kıtalararası yolculuk yapan pilotlarda olduğu gibi, günlük kalıpların çok sık değişmesi zihinsel ve fiziksel yorgunluğa neden olur. Uçuş öncesi ya da sonrasında uyum sağlamak için, yeni ortamda gerekli olacak uyku kalıplarını harekete geçirmek üzere eski kalıpları aşamalı olarak değiştirilebilir.