10 Kasım, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu dünya lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü.
10 Kasım Atatürk’ü Anma Gününde, Anıtkabir ziyaretleri düzenlenmekte, başkent Ankara’da resmi tören yapılmaktadır. Büyük mücadeleler ve zorluklarla sömürgeci ülkelerden ülkemizi kurtaran Atatürk’e vefa borcu ve saygı nedeniyle Türkiye’nin genelinde yas tutulmaktadır. Her yıl 10 Kasım günü Atatürk’e saygı için yurdun her kesiminde saat: 09.05’te saygı duruşunda bulunulur. Çok sayıda insan tarihte yaşananları hafızasında canlandırdığı için göz yaşlarını tutamaz. Ayrıca, tüm bayraklar 10 Kasım günü yarıya indirilir.
10-16 Kasım tarihleri arasına denk gelen Atatürk Haftası, 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat: 09.05’de İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda vefat eden Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına düzenlenen; onunla ilgili bilgilerin paylaşıldığı, fikirlerinin anlatıldığı, kendi sesinden konuşmaların dinletildiği, Atatürk’le ilgili filmlerin gösterildiği haftadır.
Rumeli fethedildikten sonra Türkleştirildiği için Mustafa Kemal’in hem baba, hem de anne tarafı Anadoludan Rumeliye göç etmişti.
Mustafa Kemal Atatürk 21 Mayıs 1881 yılında Selânik’te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi’ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım’dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın’dan Makedonya’ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım’la evlendi. Atatürk’ün 5 kardeşinden dördü küçük yaşlarda hayatını kaybetti, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına kadar yaşadı.
Türkiye Cumhuriyetini olağanüstü bir mücadeleyle kuran Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk Cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince 4 yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk’ü yeniden Cumhurbaşkanlığına seçti.
Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerde talimatlar verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye’yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanları, başbakanları, bakanları ve komutanları ağırladı.
Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 11 Eylül 1922’de tanıştığı Latife Uşşaki ile 29 Ocak 1923’de evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü.
Çocukları çok seven Atatürk; Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı. Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı.
1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox’a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuşt. Fransızca ve Almanca biliyordu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği’ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.
1936 yılında vefat eden İstiklal Marşının yazarı Mehmet Akif Ersoy’un yakalandığı Siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul’da 10 Kasım günü saat 9.05’te Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi’nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.
Atatürk’ün Bazı Özdeyişleri:
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat TÜRKİYE CUMHURİYETİ ilelebet payidar kalacaktır.
Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
Evvela millete tarihini, asil bir millete mensubu bulunduğunu, bütün medeniyetlerin anası olan ileri bir milletin çocukları olduğunu öğretmeliyiz.
Dünya’da her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlmin ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır.
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.
Ben manevi miras olarak hiçbir nas-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş, kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.