Tüm dünyada elektronik öğrenme (e-learning) hızla yaygınlaşıyor. Bu konuda zirvede Amerika bulunuyor. Amerika’dan sonra Hindistan, Çin, Güney Kore, Malezya, Birleşik Krallık, Avustralya ve Güney Afrika geliyor. Özellikle, Malezya ve Vietnam’da büyüme inanılmaz boyutlarda Türkiye, henüz bu 8 ülkenin arasına giremedi ancak Türkiye’de çok sayıda üniversitede uzaktan eğitim programları bulunuyor.

Normalde eğitim için bir okula, ya da kursa gidilmesi gerekir fakat zamanla medya ve haberleşmenin gelişmesiyle öğrenme biçimleri de çeşitlilik kazandı. E-öğrenme, aslında uzaktan eğitimin bir parçası.

Uzaktan eğitim ilk olarak 1800’lü yıllarda mektuplaşarak başladı. Ardından 1920’lerde radyonun gelişmesi, 1950’lerde televizyonun gelişmesiyle farklı şekilde varlığını sürdürdü.

Türkiye’de uzaktan eğitimin yaygın kullanımı ilk kez 1982 yılında Açık Öğretim Fakültesinin kurulmasıyla başladı. 1990’larda ise bilgisayar kullanımının artmasıyla CD’ler aracılığıyla işyerlerine ve evlere giren uzaktan eğitim bugün internetin yaygınlaşmasıyla akıllı telefonlardan ulaşılabilir hale geldi.

Ortadoğu’da kendi kendine e-öğrenme ürünlerinden gelen gelirlerin 2016 yılına kadar yaklaşık 507 milyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu konuda en yüksek büyümeyi Umman gösterirken, Lübnan 2. sırada yer alıyor ve ortadoğu sıralamasında Türkiye 3. sırada bulunuyor onu Kuveyt ve Katar takip ediyor.

Dünya çapında 56 milyar dolara ulaşan e-öğrenme pazarı bu yıl sonuna kadar 2 kat artması bekleniyor.

2018 yılında öngörülen rakam tutarı 169 milyar dolar.

2018 yılında Amerika’daki nüfusun en az yüzde 51’i e-öğrenme ile eğitim almış olacak. Dünya çapında 2019 yılında üniversite öğrencilerinin en az yarısı e-öğrenme hizmeti alacak.

Yapılan araştırmalara göre Amerika’da şirketlerin yüzde 73,9’u çalışanlarını e-öğrenme programlarıyla eğitmenin yararına inanıyor ve yapılan bir verimlilik araştırmasına göre e-öğrenme programına giren çalışanların yüzde 26’sı daha fazla gelir elde ettiği belirlendi.

E-öğrenme; sağlık, uzay, donanma ve ordu eğitimlerinde düzenli bir ortam sağlanmasına neden oluyor. Simülasyona dönük, oyun tabanlı bir öğrenme ortamı sağlayarak, öğrenme eyleminin sıkıcılığını ortadan kaldırıyor.

Artık e-öğrenme yerini Mobil Öğrenme yani m-öğrenmeye bırakıyor. M-öğrenme de hızla büyüyen bir sektör 2020 yılına kadar yaklaşık 38 milyarlık bir m-öğrenme pazarının oluşması bekleniyor.

15 milyar civarında olan bu cihazların, önümüzdeki üç yıl içinde 21 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor.