Yakın bir gelecekte Türkiye’de, hızla yaşlanan nüfusun sosyal ve sağlık alanlarındaki hizmetlerden talepleri artacak.
TÜİK verilerine göre Türkiye’de yaşlı oranı yüzde 8,2 civarında.
Bu demografik değişime bağlı olarak, yaşlılıkla ilgili bilim dallarından, yaşlı bireyler ve yaşlanma sürecinin evrensel örüntüsü ile ilgilenen yaşlılık bilimi ve yaşlılıkta gözlenen tıbbi sorunlar ve tedavisi ile ilgilenen yaşlılık hekimliği alanlarına psikoloğun katılımı ve katkısı kaçınılmazdır.
Yaşlı nüfusun hızla arttığı toplumlarda untukanlık hastalığı demans önemli bir sağlık problemidir. Bu açıdan yaşlı bireylerin bilişsel süreçleri değerlendirilirken demans açısından genel bir taramadan geçirilmeleri önemlidir. Temel bilişsel işlevlerde gözlenen tipik sorunlar, doğal yaşlanma sürecinin bir sonucu olarak değerlendirilse de, yaşlanmaya bağlı olarak, ortaya çıkan bazı bilişsel bozuklukların iyi huylu olmayıp, demans (özellikle, Alzheimer Hastalığı) gibi yaşlıların risk grubunu oluşturduğu hastalıkların başlangıcı olduğu da iddia edilmektedir. Demans, önceden edinilmiş bilişsel ve duygusal kapasite ile sosyal davranışta, alışılmış günlük hayat aktivitelerinin bağımsız yürütülmesini engelleyecek şekilde ilerleyici bir bozulmanın olduğu klinik durum olarak tanımlanabilir. Bilişsel süreçlerde bozulma ile karakterize olduğundan demanslarda nöropsikolojik değerlendirme özel bir yere sahiptir.
Daha genç bir birey tarafından çok fazla önemsenmeyecek bir çevresel değişim, yaşlı bir birey tarafından akut bir stres kaynağı olarak algılanabilir. Bilişsel süreçlerdeki gerilemeye paralel olarak, tepki verme kapasitesindeki azalma sonucu bireyin değişime karşı duyarlılığı ve çevreye bağımlılığı artar. Dolayısıyla, yaşlı bireylerin değerlendirme, tanı ve tedavisinde yaş dönemine bağlı bu özellikler göz önünde bulundurulmalı.