Türkiye’de İşsizlik ve Yoksulluk Ruh Sağlığını Bozuyor
Son yıllarda Türkiye’de en çok görülen psikolojik rahatsızlıklar depresyon, anksiyete bozuklukları, panik bozukluğu, sosyal fobi ve şizofreni.
Depresyon kadınlarda çok yaygın.
Erkek egemen toplum yapının nedeni olarak çeşitli yönlerdeki aile içi ve kadına yönelik sözlü, cinsel ve fiziksel şiddet ruh sağlığındaki en önemli değişkenlerden. Depresyon sosyoekonomik ve eğitim düzeyi düşük olanlarda daha çok görülüyor ve yaşla birlikte artıyor. Erkeklerde özellikle 18-24 yaş grubunda artış eğiliminde.
Şizofreni erkeklerde daha olumsuz seyrediyor.
Türkiye’nin doğusuna gidildikçe ruhsal bozukluk yaygınlığı artıyor. Özellikle somatizasyon bozukluklarının yaygınlığı kırsal ve yarı kırsal bölgelerde daha çok. Şizofreninin görülme sıklığı ise kentlerde daha fazla.
Ruh sağlığının bozulmasının ana nedeni toplumsal ve ekonomik değişkenler. Türk insanı ruh sağlığında son yıllarda işsizlik ve yoksulluk iz bırakan en belirleyici etkenler oluyor.
İş stresi ve iş kazaları, tükenmişlik ve mobbing(ruhsal taciz ve yıldırma) giderek artan sorunlar. Toplumda bireysel ve kurumsal olarak sorun çözme becerilerinde aksama var. Bu nedenle de her seviyede şiddet, özgün bir davranış biçimi olarak artıyor ve kendi hukukunu oluşturma eğilimi yaygın kabul gören bir düzeye dönüşüyor.
Sağlık sistemine ulaşma zorlukları ve sağlığın bir hak olmaktan çıkması da ruhsal sorunların yaygınlığını etkileyen önemli faktörlerden.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Türkiye’de ruh sağlığı hizmetlerine ayrılan yatak sayısı Avrupa ülkelerinin çok gerisinde.
Ruhsal sorunlar, kişinin kendine bakabilme işlevlerini yitirip üreticiliğinin ve sosyalliğinin kaybolmasına neden olan yeti yitimine yol açıyor. Dünya Sağlık Örgütü araştırmasına göre, dünyada yeti yitimine en çok neden olan 10 hastalıktan beşi depresyon, alkol kullanımı, bipolar bozukluk, obsessif kompulsif bozukluk ve şizofreni. Bu hastalıklar tedavi edilemedikçe hem bu kişilerin çevresine hemde devlete olan yük artıyor.
Türkiye’nin ruh sağlığında gidişat iyi değil, toplum genelini kapsayan çalışmalar yetersiz kalıyor ve yeni bir ruh sağlığı modelinin belirlenmesi gerekiyor.