Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliğine ilişkin yasal düzenlemelerin temelleri 1950’li yıllara dayanmasına rağmen, denetim yetersizliği ve buna bağlı olarak uygulamada görülen aksaklıklar nedeniyle her yıl pek çok iş kazası yaşanmaktadır.
Anadolu’da madenciliğin geçmişi M.Ö. 7000 yıllarına dayanmakta, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk zamanlarından itibaren, devlet iştirakiyle işletilen maden ocaklarına rastlanmaktadır. Buna rağmen, maden ocaklarında iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemelere ancak 21. yüzyılda yer verilmesi, 21. yüzyıla kadar bu konuda genel düzenlemelerle konunun ele alınması oldukça büyük bir gecikme ve eksikliktir.
Bu gecikmenin doğal bir sonucu olarak, Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin farkındalık çok gelişmiş değildir.
Madenlerde su basması konusunda alınması gereken; topuk bırakmak, yeraltı sondajları, semantasyon, set ve baraj ve ihraç makinası, sifon ve tulumbalarla su atımı yöntemlerinin eksikliği dışında, Soma maden ocağı kazasında tespit edilen tahkimat, havalandırma, gaz ölçüm cihazları, kaçış yolları, yaşam odaları gibi teknik yetersizlikler ve tatbikat, eğitim gibi eksikliklerdi. Su problemi, gerektiğinde maden ocağının kapatılmasına neden olur.
Havalandırma, yangın söndürme, basınçlı hava şebekesi, elektrik şebekesi, tozla mücadele ve acil kaçış planı gibi planları içeren acil durum planının hazırlanmamış ve gerekli tatbikatların yapılmamış olması facianın büyümesine etken sebeplerdendir.
Maden işçilerinde standartlara uygun kişisel koruma donanımlarının bulunmaması, ayrıca madeni çok iyi bilen yerel kurtarma ekibinin kurulup hazırlanmamış olması, başka yörelerden gelen kurtarma ekiplerinin madeni yeterince bilemedikleri için kurtarma faaliyetinde çok yararlı olamadıkları gözlenmiştir.
Türkiye maden kazalarında dünyada en ön sıralarda yer almaktadır. Mevzuatın yetersizliği, aşırı üretim hırsı, uluslararası kabul edilen normlara göre önlemlerin alınmaması, tahkimat, havalandırma, gaz ölçümlerinin sürekli ve doğru yapılmaması, acil durum planlarının ve yaşam odalarının bulunmaması, gerekli tatbikatların ve denetimlerin ciddiyetle gerçekleştirilmemesi, cezaların caydırıcı olmaması, gerekli mekanik aksamın ve gelişmiş teknolojilerin kullanılmaması, iş güvenliği gereksinimleri ve yönetmelik şartlarının uygulanmaması, ve çalışanlara gerekli eğitimin verilmemesi sonucu sık sık katliam şeklinde can kayıplarıyla sonuçlanan su basmaları, göçükler ve grizu patlamaları olmaktadır. Uluslararası standartların uygulanması, mevzuatta yapılacak değişiklikler ve sağlıklı denetimler sonucu bir çok gelişmiş ülkede olduğu gibi Türkiye’de de can kayıplı kazalar olmayacaktır.