Türklerin Yılbaşı Günü ve Gelenekleri
Türk takvimine göre bazen 21 Mart, bazen 22 Mart’a isabet eden gün, yeni gün, yılbaşı günüdür. Bu gün, küsur saat ve saniye farkı nedeniyle kimi yıl, bir gün ileri atar.
Osmanlı Devleti Hicri takvimi kullanmış olmasına rağmen yeni yıl takvimi, Hicri takvimin yılbaşı günü olan 1 Muharremde değil Celali takvimine göre yılbaşı sayılan 21 Mart’ta hazırlanırdı. Bu durum Osmanlı Devleti’nde Nevruz’u yeni yıl olarak algılama geleneklerinin en önemli göstergesidir.
Türkler tarafından çok eski tarihlerden itibaren kutlanan Nevruz, Osmanlılarda da bahar bayramı ve yeni yılın başlangıcı olarak kutlanmıştır.
Gece ve gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü, On iki Hayvanlı Türk Takvimine göre yılbaşı olarak belirlendiğinden yeni yıl kutlanmaları o gün yapılırdı. 21 Mart’ta hem yeni yıla girmenin hem de kıştan kurtulup bahara ulaşmanın coşkusu bayram havasında yaşanırdı. Herkes kendi durumuna göre yakınlarına hediye alırdı. Bu gelenek Türk saray adetlerine de yansımış olup başta hükümdarlar olmak üzere devlet ricali kendi aralarında hediyeleşirdi.
Türk toplumunun, Türk boylarının hayatında da, yeni yıl kutlamaları, yılbaşı şenlikleri ve törenleri yer almıştır.
Çin kaynaklarının verdiği bilgilere göre, atalarımız Hunlar, her yılın yılbaşı günü kağanın otağında toplanarak kendi töre ve geleneklerine göre çeşitli kutlamalar ve törenler yaparlarmış.
Yılın ilk gününü kutlama törenleri, Türklerin, Özgürlük Günü Bayramı’dır. Türk toplumları, yakın zamanlara kadar bu günü farklı adlar altında kutlamakta, törenler düzenlemekte, eğlenceler tertip etmektedir. Türk toplumlarında tespit edilen yılbaşı günü adları şöyle sıralanabilir: Yeni Kün, Yengi Kün, Yeni Yıl, Çağan, Nevruz/Navrız, Ulustıng ulı küni ve Ergenekon. İslamiyetle birlikte Türk yılbaşı günü kutlamaları nevruz sözcüğü ile anılır olmuş ve Türkler, İslami kültür dairesi içinde bu günü, çeşitli işleri içine alan ve bu işlere başlangıç sayan yeni kültür ortamı ve hayatı ile uyumlu bir yılbaşı kutlamaları bayramına çevirmiştir.
Türk cumhuriyetleri ve Türk toplulukları, Nevruz Bayramı adıyla, tarihi Türk takvimi yılbaşısını, 1994’ten bu yana, birlikte, aynı günde kutlamakta ve törenler yapmaktadır.
Yeni yılda hediyeleşme kültürü Türkler için çok eskilere dayanmaktadır.
Hediyeleşme aradaki dostluk ve sevgi bağlarının güçlendirilmesinin bir parçasıydı. Bu kültürün izlerine Osmanlı sarayında rastlanmaktadır. Osmanlı sarayında yılbaşı çok özel kutlanmış ve günün anlamına göre öne çıkan kişiler, değerli hediyelerle padişah tarafından ödüllendirilmiştir. Padişah kendi altındakilere hediye verirken aynı zamanda vezir, kaptanpaşa, darüssaade ağası, yeniçeri ağası, valiler, damatlar vs. kişilerden de hediyeler almıştır. Yine bu kişiler karşılıklı hediyeleşmişlerdir.
Hediyeleşme, bir toplumun önemli kültür öğelerinden biridir. Türk toplumu gelenek, görenek, töre, inanç ve uygulamaları ile kültür varlığının zenginliklerini günümüze kadar yaşatmıştır. Bu zenginliklerinden biri de hediyeleşmedir. Hediyeleşme, doğum, sünnet, kız isteme, nişan, düğün, bayram gibi kişiyi ve toplumu ilgilendiren özel günlerde bir nezaket ifadesi olarak gerçekleştirilir.
Hediyeler, söylenemeyen duyguların tercümanı olup, akıldan ve gönülden geçirilen hislerin somutlaşmış şeklidir.
Hediyeleşme kültürünün temelinde mutlu etme, maddi ve manevi destek yatmaktadır. Eski Türklerde de önemli günlerde hediyeleşme bir gelenektir.