Türk Spor Medyasında Yüzlerce Fanatik Takım Taraftarı Yorumculuk Yapıyor
Türk futbolunun geri gitmesinin kulüplerin özeleştiri yapamamasının başında taraftarlıkla mesleğini birbirine karıştıran medya mensuplarının payı çok büyük. Fanatiği olduğu kulübün aleyhine bir durum olduğunda kulübü haksız olmasına rağmen tuttuğu takımı destekler nitelikte paylaşımlar yapan medya mensupları en büyük zararı tuttukları takıma verdiklerinin farkında bile değiller. Onların bu durumu sürekli “padişahım çok yaşa” ya da “kral çıplak” öyküsündeki gibi.
Türkiye’de ilk kez gündelik bir spor gazetesi (Yeni İstanbul gazetesi) 1952 yılı Kasım ayında Habip Edip Törenhan, Halit Kıvanç, Alp Zirek ve Halit Talayer’den kurulu bir ekiple başladı.
Genel medya alanları içinde en çok tartışma konusu olan alanlardan biri spor medyasıdır. Spor yerine sadece futbol üzerinden, futbol dışı konuların saatlerce konuşulduğu, çok sayıda hakem eskisinin hakemleri manipüle ettiği kötü bir argo ağız kullanılarak seviyenin çok düşük olduğu sözde spor programlarının yer aldığı spor medyasının görevi, aslında tüm spor olaylarını halka tarafsız olarak aktarmak ve spor kuralları içerisinde yorumlamaktır.
Türkiye’de spor medyası, neredeyse etik konuların dışında bir alan olarak görülmekte.
Türkiye’deki spor medyasının tarafsızlık olgusu, yurt dışı ile karşılaştırıldığında ülkelerin sportif yapılanmasıyla bağlantılı olarak farklılık göstermektedir. Almanya’da izleyici kitlede spor gazetecilerinin objektifliği konusunda herhangi bir spekülasyon yoktur çünkü açıkça bir taraf lehine tavır almaları söz konusu değildir. Spor gazetecisi her şeyden önce gazetecidir ve gazeteciliğin en temel kuralı objektifliğe bağlıdır.
Spor gazeteciliği, İngiltere’de geleneksel gazetecilik hiyerarşisinde özensiz ve yumuşak haberleriyle eleştirilmekte ve aşağılayıcı şekilde genel gazeteciliğin oyuncak bölümü olarak değerlendirilmekte. İngiltere’de spor gazeteciliği medya eğitimi ve iletişim çalışmaları içinde yer bulamamıştır.
Türkiye’de spor medyasının sadece tiraj veya reyting gibi ticari beklentilerle hareket etmemesi, bunun dışında toplumsal bir görev üstlendiği bilinciyle okur ve izleyicilerine doğru haberler vermesi, haber ve yorumlarında tarafsız olması gerekliliği ön plana çıkmaktadır.
Gazetecilik, doktorluk veya avukatlık gibi bazı profesyonel mesleklerde olduğu gibi ilgili alandan diplomayı gerektiren, yani alanın profesyonel kurallarıyla ilgili eğitiminin alınmış olmasını gerektiren bir meslek değildir. Bu formal eksiklik mesleğin profesyonel saygınlığını ve geçerliliğini azaltıyor.
Türkiye’deki spor medyasında tarafsızlık gibi etik ilkeler için yazılı bir mesleki bağlayıcılık unsuru bulunmamakta. Etik ilkelere aykırı davrananlar için herhangi bir yaptırım uygulanmamaktadır.
Spor gazeteciliğinin, kimi profesyonel meslek alanlarında olduğu gibi yasal düzenlemeleri ve bu düzenlemelere aykırı davranışlarında mesleklerinden men edilme gibi kuralları ve araçları yoktur.
Türk spor medyası yıllar geçtikçe gerek okur kitlesi toplama açısından, gerekse de belli bir görüşün ideolojini yansıtma açısından kendine özgü ve idealist olarak bakıldığında etik ilkelerinden uzak bir dil konumlandırması yapmıştır.
Pek çok kesim tarafından medya, oyuncular üzerinde kurduğu baskı, yöneticilerin verdiği demeçlere olduğundan farklı anlamlar yükleme ve seyirciler arasındaki gerilimi artırma açısından şiddet olaylarının ana aktörlerinden biri olarak algılanmaktadır.
Spor sahalarındaki şiddet konusunda yapılan birçok araştırmada medyanın az ya da çok etkili olduğu şeklinde bulgular elde edilmiştir. Bir araştırmaya göre seyirci saldırganlığına etki eden davranışlar sıralamasında;
1. Takım ve futbolcular hakkında kışkırtıcı açıklama ve yazılar
2. Doğrudan seyircileri hedef alan kışkırtıcı açıklama ve yazılar
3. Oynanacak maçın öneminin abartılması
4. Tarafsız görünen köşe yazarlarının taraflı davranarak aleyhte kamuoyu oluşturmaları
5. Spor programlarının jeneriklerindeki şiddet içeren görüntüler
6. Yönetime muhalif taraftar yazarların başkan, futbolcu ve antrenörleri hakkında eleştirileri
7. Medyadaki hakem otoritelerinin maç pozisyonlarını farklı yorumlamaları yer alıyor.
Gazetelerde ise okuyucu talebine göre yayın politikaları belirleniyor. Gazete patronları yılsonunda kimin ne kadar kazandırdığına ve sektörde ne durumda olduğuna bakıyor. Gazete patronu iyi para kazanıyorsa gerisine bakmıyor bile.
Son dönemde internet siteleri ile sosyal paylaşım ağlarının yaygınlaşmasıyla kulüpler kendi medyalarını oluşturmaya başlamıştır. Büyük kulüpler ve sporla ilgili organizasyonlar, televizyon, gazete ve dergi gibi kendi yayın organlarına sahiptir. Bu medyalarda, kulüple ilgili her türlü duyurular yer aldığı gibi, televizyon ve gazete gibi yaygın medyada yer alan gerçek dışı olarak nitelenen haber ve yorumlar için de düzeltme ve açıklama metinleri bulunmaktadır.