Kitle iletişim araçlarından televizyonun her evde bulunması ve hızla yayılması, kanal sayısının artması, denetimden çıkmış bir şekilde bireylere şiddet, saldırganlık ve ahlak normlarını zorlayan içeriklerin sunulması ve suçlu davranış biçimlerinin sunulması bireylerdeki suç işleme davranışı ile kitle iletişim araçları arasındaki ilişki sorununu ön plana çıkartmıştır.
Televizyondan şiddete maruz kalmanın saldırganlığı artırdığı öne sürülmektedir. Çünkü şiddet seyircileri heyecanlandırmakta veya uyarmaktadır. Bu yaklaşıma göre, televizyon bireyi çeşitli uyarıcılarla aşırı yüklemekte ve böylelikle onları hiperaktif hale getirmektedir.
Bazı araştırmacılara göre televizyon uyarıcılarıyla aşırı yüklemenin etkisi de duyarsızlaşmadır. Şiddet edimlerine dolaysız olarak ya da medya aracılığıyla aşırı ölçüde maruz kalmanın, şiddet içeren olaylara karşı normal duygusal tepkileri psikolojik bir donukluğa, boşluğa dönüştürdüğünü saptamaktadır. Bu etki derecesi özellikle medyadaki şiddet içerikli mesajlar, şiddetin haklı görülebilir olduğunu öğrettiğinde daha da artmaktadır. Örneğin, polisiye dizilerde suçlulara karşı veya suçluların yakalanması için şiddet içeren eylemlere başvurulması ya da haksızlığın şiddete başvurularak cezalandırılması bu etkinin en bilinen kaynakları arasındadır.
Bireyler, aptal yarışma programlarındaki yada filmlerdeki şiddete başvuran karakterleri izleyerek aynı ana baba, yakınlar, akranlar ve diğerlerini izleyerek toplumsal becerileri öğrendiği gibi saldırgan davranmayı öğrenmektedir. Televizyonda izlediği ve televizyondaki karakterin verdiği tepkiyi, gözlemleyerek içselleştiren birey, gerçek hayatta maruz kaldığı benzer bir durumda öğrendiği tepkiyi verecektir. Çünkü daha önce izlediği ve öğrendiği kadarıyla, aynı tepkiyi veren karakter onun gözünde kazançlı ve kahramandır. Birey karakterin tepkisini içselleştirerek kendi hayatına uyarlar.
Şiddet kullanımının haklı bir gerekçeye dayalı gerçekleştirildiği televizyon sahnelerinin, birey tarafından taklit edilme olasılığı yüksektir.
Toplumsal ve evrensel bir fenomen haline dönüşen kitle iletişim araçları hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bu mecranın en zayıf ve korumasız kitleleri de çocuklar ve gençlerdir. Çocukların savunmasızlığı medya tarafından ticari malzeme yapılabilmektedir.
Aileler çocuklarını gelişme çağında ve ergenlik döneminde kitle iletişim araçlarının zararlı etkilerinden korumasını bilmelidir.
Aileler çocuk ve gençlerle aile içi iletişime açık olmalı ve kitle iletişim araçlarıyla geçirecekleri süreyi birlikte değerlendirerek ilişkileri güçlü kılmalıdır.
Boş zaman geçirecek uygun ortam azlığı, çocuk ve gençleri kitle iletişim araçlarına yöneltmektedir. Bu nedenle çocuklar ve gençler üzerinde olumsuzluklar yaparak suç işleme oranlarını yükselttiğine günlük yaşamamızda tanık olmaktayız.
Kitle iletişim araçlarının sınır tanımayan özelliği sayesinde; dünyanın birçok ülkesinde yayınlanan programların, çocuk ve gençlere şiddet, saldırganlık, öfke modelleri sunan yayınların, insanlardaki suç işleme dürtülerini geliştirdiği görülmüş ve kanıtlanmıştır.
İşte bu nedenlerden ötürü kitle iletişim araçlarının olumsuz etkilerinden çocukları ve gençleri korumak ve onları daha bilinçli hale getirmek için, eğitim kurumlarına, ailelere ve yayın organlarına büyük görev düşmektedir.
Ülkemizde yer alan kitle iletişim araçlarının yayın politikaları daha sıkı denetlenmeli ve yayınların özünü kendi toplumsal değerlerimizin içinden oluşturmalı, yabancı yayınları da bu değerler çerçevesinde değerlendirerek bireylere sunmalı.
Kitle iletişim araçları ve suç olgusu arasındaki etkileşimi azaltmak adına bazı öneriler ortaya koymak gerekirse;
Kitle iletişim araçları çocukların bakıcısı olmamalı,
Kitle iletişim araçlarından çocuk ve gençlerin seçtiği programlar aile büyüklerinin denetiminde olmalı,
Çocuk ve gençlerin kitle iletişim araçlarıyla geçirdikleri süre; mümkün olduğunca aile içi iletişime dönüştürülmeli,
Şiddet, saldırganlık, suç ve ahlak normlarına ters düşen programların, aile büyükleri tarafından seçici davranılarak çocuk ve gençlerin izlemesine izin verilmemeli ve RTÜK’e derhal şikayet edilmeli.
Kitle iletişim araçları bilinçli kullanıldığında eğitime, bilgilenmeye ve hoş vakit geçirmeye yardımcı iken, bilinçsiz kullanıldığında çocuk ve gençlere zararlı olduğu unutulmamalıdır.