Ruslar Kafkasları işgal edene kadar tarihin hiçbir dönemimde Ermeniler kafkaslarda toprak ve devlet sahibi olamamıştır. Ermeni devleti kurma fikrini ortaya atan Ermeni halkı değil, Ermeni kilisesidir.
Osmanlı-Rus savaşında kandırılarak Rusya’ya götürülüp öldürülen 100 bin Ermeni’den ve günümüzde iktisadi buhran vadisinde pençeleşen Ermenistan’daki olaylar zincirinin baş sorumlusu yine Rusya’dır.
Rusya, Ermenileri kullanarak ve destek vererek gizli emellerini ve Erivan politikasını ortaya koymuştur. Rusya tarihen soğuk ülkelere sığmayan büyük dünya devleti olmak içinde sıcak denizlere inmek isteyen bir ülkedir. Çar Rusya’sının çökmesi, daha sonra SSCB’nin bunun yerini alması ve 70 yıl sonra yıkılmasıyla son vuku bulan olaylar bile neticeyi değiştirmemiştir. Ruslar Çar dönemimden devam eden geleneği bozmamıştır, aksine daha da ileri götürmüştür.
1913 Haziran ayında, Doğu Anadolu ve Kafkaslarda büyük bir Ermeni vilayetinin kurulması için teşebbüse geçen Büyük Devletler, burayı 5 yıl süreyle Hıristiyan bir valinin yönetmesini kabul etmişlerdir. Ayrıca Hıristiyan ve Müslümanların eşit olarak temsil edileceği bir meclis kurulacaktı. Böylece nüfusun yüzde 85’ini oluşturan Müslümanlar yabancı devletlerin güdümünde yüzde 15 azınlığın insafına terk edilecekti. Kaldı ki bu vilayet bugünkü 28 vilayeti, yani Anadolu’nun üçte birini kapsıyordu. Boğazları işgal komisyonunun işe başladığı 8 Şubat 1913 tarihinde yapılan Osmanlı-Rus antlaşmasıyla bölgeye iki Batılı genel vali atanmıştı. Her ay maaşları da Osmanlı Devleti tarafından ödenecekti. Bunlardan Norveçli Binbaşı Hoff Van-Bitlis-Diyarbakır bölgesine, Hollandalı Westenek ise Trabzon-Erzurum-Sivas bölgesine müfettiş olmuşlardı. Ne var ki, bu antlaşmalarla Rusya’nın Doğu Anadolu’daki menfaatleri bir anlamda Büyük Devletler tarafından kabul ediliyordu ki, Rusya’nın Dışişleri Bakanı Sazanov, 26 Mayıs 1914 günü, Ermenileri isyana sürükleyerek doğrudan müdahale edeceklerini basına açıklamıştı.
Özetle 1918 yılında ortaya çıkacak durum aslında 1913–1914 yıllarında planlı bir biçimde hazırlanmıştı.
Ekonomik nedenlerle kesinleşen Ermeni sorunu Rusya ve İngiltere gibi ülkelerin müdahalesiyle iyice büyüdü. Ermeni Devletinin kurulmasında sadece Rusya değil, diğer ülkeler de yardımcı oldu.
Kafkaslar’da, Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan, Rusya-Ermenistan, ABD-Batı’nın ortak çıkarları dikkate alınırsa bu bölgede istikrarın zor olduğu görülebilir.
Özellikle iktisadi ve askeri alanda daha hırslı ve daha hızlı hareket eden Rusya’nın bölgede İran dâhil olmak üzere kendisine ortak veya rakip olabilecek hiçbir güç istemediği de açıkça görülüyor. Şimdiye kadar varlığı önemsenmeyen ve muhtemel etkileri görmezden gelinen Avrasya Birliği girişimi kendi siyasi ve askeri yöntemleriyle devam ettiren Rusya, Ermenistan yoluyla Kafkasya’da daha farklı bir politika izlediği görülmektedir.
Dünya haritasında iktisadi, idari ve siyasi şeklinin değişmesine göre Kafkasya ile mukayese edilebilecek ikinci bir ülke yoktur. Günümüzde ise Kafkaslarda hem yerel coğrafyasından hem de jeopolitik bakımdan merkezi önem taşıyan vaka Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesidir.
Sonuç olarak tarihi arşiv belgeleri ve bölgede yaşanan son olaylar gösteriyor ki, sadece kendi çıkarlarını kollayan tüm büyük devletler geçen yüzyılda olduğu gibi günümüzde de Ermeni sorunundan yararlanmaktadır.
Ermeni çevreler de görüşlerinin dinlenebilmesi için başta Rusya olmak üzere diğer dış güçlerin desteğine ihtiyaç duymuştur. Oysa dışarıdan müdahale edilmediği sürece Ermeniler ve Müslüman Türkler karşılıklı hoşgörü içerisinde yaşamasını bilmişlerdir.