Psikolojik Yemek Yeme Yiyememe İsteği Bozuklukları Nedenleri Tedavisi
Psikiyatrik bozukluklar içerisinde, riskli bir hastalık grubu yeme bozukluklarıdır. Yeme bozukluklarının, psikiyatrik sınıflandırma sistemlerinde bir tanı kümesi olarak yer almaları 1970’li yıllarda başlamıştır.
Genellikle yeme bozukluğu hastaları başka bir tıbbi sorun ortaya çıkmadığı sürece tedaviye başvurmadıkları için hastalığın erken tanınıp, hastaların hızla psikiyatrik tedavilere yönlendirilmeleri çok önemlidir.
Anoreksiya nervoza(AN), yiyecek ve kilo ile aşırı uğraş, kilo almaktan duyulan yoğun korku, ve amenore ile seyreden bir hastalıktır.
Önceleri, yeme bozukluklarının sadece sanayileşmiş Batılı ülkelere ait bir hastalık olduğu düşünülürken, bugün, bu rahatsızlıkların aslında Doğulu toplumlarda da nadir olmadıkları öne sürülmektedir. Batının iş sahibi, başarılı, cazibeli ve zayıf ideal kadın figürünün toplum katmanları içerisinde model olarak algılanması yeme bozukluklarının yaygınlığının artmasında önemli bir etkendir. Bu nedenle, son yirmi otuz yılda hastalığın yaygınlığında bir artma olduğu tahmin edilmektedir.
Şişmanlamaya karşı duyulan korku yüzünden yeme miktarı ileri boyutlarda kısıtlanmıştır. Hastalar, katı diyet programlarına ek olarak olağan dışı ölçülerde egzersiz yaparak kilo vermeyi amaçlarlar. Bir grup anoreksik hasta ise, kısıtlı diyet uygulamakla birlikte, zaman zaman kontrollerini kaybederek aşırı yeme nöbetleri yaşarlar ve bu nöbetlerin ardından kilo almayı engellemek için kusma, laksatif ve diüretik ilaçlar kullanma gibi davranışlar gösterirler.
Bulimia, terim olarak, kısa bir süre içerisinde, normal bir insanın yiyemeyeceği kadar çok miktarda yiyeceğin tüketildiği yeme nöbeti anlamına gelir. Bu sırada kişide hakim olan duygular yeme üzerindeki kontrolün kaybedilmiş olmasına bağlı olarak suçluluk, utanç ve öfke duygularıdır.
Tanım olarak Bulimia, önceleri yalnızca bir seferde ve kısa bir süre içerisinde alınan kalori miktarı ile belirlenirken, son yıllarda alınan kalorinin miktarından çok, yeme üzerinde kontrolü kaybetmiş olma duygusunun belirleyici olması gerektiği vurgulanmakta. Bir belirti olarak bulimia, anoreksiya nervoza seyri sırasında görülebileceği gibi, normal ya da normal üstü kiloya sahip kişiler arasında da görülebilir. Eğer bu duruma kilo ve beden biçimi ile aşırı uğraş, kalori alımını engellemek için kusma ve/veya laksatif, diüretik ilaç kullanımı ya da aşırı egzersizler de ekleniyorsa ortaya çıkan sendrom bulimia nervoza(BN) olarak adlandırılır.
Farklı yeme bozuklukları oldukları halde, anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza için ortak olan nokta, her iki bozuklukta da hastaların benlik değerlerinin kendi kiloları ve beden yapıları ile doğrudan bağlantılı olmasıdır. Her iki hasta grubu da ancak zayıf oldukları sürece kendilerine olumlu birtakım özellikler atfedebilirler ya da kendilerini başkaları tarafından beğenilir olarak algılayabilirler.
AN hem de BN hastalarında kilo almaya ilişkin aşırı korku duyma ve benlik değerinin kilo ve beden yapısı ile olan bozuk bağlantısı temel bir ölçüt olarak yerini korumuştur.
Orta ve yüksek sosyokültürel düzeylerde yeme bozukluklarının daha sık görüldüğü ileri sürülmektedir.
Ergen ve yetişkin kadınlar arasında bulimia nervoza prevalansı yüzde 1 olarak bildirilmiştir. Kısmi sendromlar da hesaba katıldığında bu oran yüzde 5 ila 10 arasında değişmektedir.
Yeme bozuklukları kadınlarda erkeklere oranla 10-20 kat daha fazla görülmektedir. Başlangıç yaşı anoreksiya nervoza için genellikle 14 ila 18 dir. Seyrek olarak ergenlik öncesi kızlarda ya da menopoz sonrası kadınlarda da ortaya çıktığı bildirilmektedir. Bulimia nervoza için başlangıç yaşı genellikle 18-19 dur.
Yeme bozukluklarının tedavilerinde hem ilaç tedavilerinin hem de psikoterapötik tedavilerin bir yeri vardır. Önce ilaç tedavileri, ardından da bilişsel davranışçı psikoterapi yaklaşımının ilkeleri sunulacaktır.