Peru Hangi Kıtada Başkenti ve Bulunduğu Kıta Neresidir Hakkında Bilgi

Peru Hangi Kıtada Başkenti ve Bulunduğu Kıta Neresidir Hakkında Bilgi
Peru Hangi Kıtada Başkenti ve Bulunduğu Kıta Neresidir Hakkında Bilgi

Peru Cumhuriyeti 28 Temmuz 1821 yılında İspanya sömürüsünden kurtuldu. Resmi dilleri; İspanyolca, Quechua, Aymara

Peru’nun yaklaşık nüfusu 29 milyon 850 bin kiÅŸiden oluÅŸuyor. Ãœlkenin yüzde 45’i Kızılderililer, yüzde 37’si melezler, yüzde 15’i beyazlar, zenci, Japon, Çinli ve diÄŸerleri ise yüzde 3’ü oluÅŸturuyor.

Peru’nun baÅŸkenti Lima ve ülkenin en büyük ÅŸehrinin nüfusu yaklaşık 8 milyon 700 bin kiÅŸiden oluÅŸuyor.

Bir milyon 285 bin 216 kilometrekareye sahip yüzölçümü ile Peru, Güney Amerika kıtasında yer alıyor. Sınır komşuları olan Bolivya ile bin 75 kilometre, Brezilya ile 2 bin 995 kilometre, Şili ile 171 kilometre, Kolombiya ile bin 800 kilometre ve Ekvador ile bin 420 kilometre sınıra sahip.

Peru, M.Ö. 10.000 yıllardan itibaren pek çok kültüre ev sahipliği yapmış bir Latin Amerika ülkesidir.

1492 yılı Ä°spanyol tarihinde fetih yılı olmuÅŸtur. Granada’nın Müslümanlardan geri alınışı ve Yeni Dünya’nın keÅŸfi Katolik Krallar Isabel ve Fernando’nun yönetimindeki Ä°spanya’yı Avrupa’nın en güçlü ülkesi konumuna getirmiÅŸtir. Ä°spanyolların fetih destanı Amerika’nın yerli halkı için tutsaklık, yoksulluk, yıkım getiren bir sömürge düzeninin yerleÅŸmesi anlamına geldi: AteÅŸli silah nedir bilmeyen ama birçok bakımlardan geliÅŸmiÅŸ uygarlıklar oluÅŸturan Mayalar, Ä°knalar, Aztekler eriyip gittiler. Kuzey Amerika’nın bir bölümü Orta ve Güney Amerika’nın hemen tümü Kastilya’nın dilini, dinini, kültürünü benimsemek zorunda kaldı.

Ä°spanyolların bu coÄŸrafyadaki fetih hareketleri XVII. yüzyıla kadar devam etmiÅŸ ve bu sürecin sonunda Latin Amerika tüm kaynaklarıyla Ä°spanya’nın sömürgesi haline gelmiÅŸtir. Pizarro Peru’daki Ä°nka uygarlıklarını tümüyle yok etti. Pizarro ilk giriÅŸimlerinde sonuca ulaÅŸamasa da 1531 yılında düzenlediÄŸi harekatla Peru’yu fethetmiÅŸtir. 1521 yılı Ocak ayında Panama’dan Peru’ya doÄŸru yola çıkan Pizarro’nun mütevazı ordusu, 200’e yakın asker ve 30-40 kadar attan oluÅŸuyordu.

Fethin baÅŸladığı dönemde Ä°nka Ä°mparatorluÄŸu Kral Atahualpa yönetimindedir. KardeÅŸi Huáscar’ı öldürtmek ve Ä°spanyollara karşı hareket düzenlemek suçlamalarıyla öldürülen kralın ardından büyük bir ganimet ele geçirilmiÅŸtir. Ä°spanya devlet teÅŸkilatına benzer bir yapılanmayla genel valiler, genel komutanlar, psikoposlar, hakimler atayarak idareyi, göçmenler getirerek ise arazileri ele geçirmiÅŸlerdir. Belli bölgelerdeki fethin tamamlanması üzerine Ä°spanyol Ä°mparatorluÄŸu Yeni Dünya’nın idari teÅŸkilatlanmasının Kral NaibliÄŸi ÅŸeklinde düzenlenmesine karar vermiÅŸtir. Peru Kral NaibliÄŸi 28 Åžubat 1543 tarihinde kurulmuÅŸtur. Ä°spanyol idarecileri genelde Ä°spanyol fatihlerinden oluÅŸuyordu. Fethin beraberinde getirdiÄŸi eÅŸitsiz toplum yapısı ve yerlilerin Ä°spanyolların kölesi haline gelmesi Ä°spanyol monarÅŸisine karşı tepki yaratmıştır.

XIX. yüzyılda baÅŸlayan direniÅŸ hareketlerinin nedeni Portekiz ve Ä°spanya’nın 1808 yılında uÄŸradığı Fransız iÅŸgalidir. Ancak bu tepkiler yerlilerin deÄŸil fetih döneminde bu coÄŸrafyaya göç eden ve baÅŸka bir Avrupa devletinin yönetimi altında yaÅŸamak istemeyen kreollerden gelmiÅŸtir. XVII. Yüzyıla kadar devam eden süreçte siyasi, iktisadi ve kültürel alanda geliÅŸmeler yaÅŸanmış XVIII. yüzyılda ise aydınlanma dönemi baÅŸlamış, Ä°spanya ve sömürgelerinin yönetimi ise Habsburg Hanedanlığı’ndan Borbon Hanedanlığı’na mensup kralların eline geçmiÅŸtir. Bu dönemde yönetimde olan krallar Yeni Dünya’dan daha fazla yararlanmak için ekonomik iliÅŸkileri güçlendirmiÅŸlerdir. Kreaoller ticari alanda söz sahibi iken idari yapılanmada yetki dışında bırakılmışlardır. Ä°spanya Avrupa’da geliÅŸen aydınlanma düşüncelerinden Yeni Dünya’yı uzak tutmaya çalışmış ancak kreollerin belirli süreler için Avrupa’da yaÅŸayıp geri dönmeleri sonucu eÅŸitlik, özgürlük gibi kavramları Yeni Dünya’ya taşımalarına engel olamamıştır. DiÄŸer yandan 1700’lü yıllarda Küba, Venezuela ve Åžili’de kurulan üniversiteler bağımsızlık düşüncesinin geliÅŸmesine yardımcı olmuÅŸtur. Bu üniversitelerin birçoÄŸunda hukuk ve idareyle ilgili branÅŸlarda eÄŸitim verecek fakülteler de oluÅŸturulmuÅŸ ve böylelikle Ä°spanyollar, baÅŸkaldırı sürecinde yasal zemini ve idari mekanizmayı oluÅŸturacak nesilleri bir ÅŸekilde kendi kurdukları ya da en azından kurulmasına izin verdikleri eÄŸitim kurumlarında yetiÅŸtirmiÅŸlerdir.

Haçlı Seferleri ve Fransa ile savaşın ardından Ä°spanya engizisyon, aydınlanma, liberaller ve Cizvitlerle ilgili sorunlarla uÄŸraşırken Yeni Dünya’da özgürlük hareketleri geliÅŸmektedir. Zengin kreoller öğrenim için Ä°spanya ve Avrupa’ya gittiklerinde XVIII. yüzyıl Avrupa’sının çehresini deÄŸiÅŸtirmeye baÅŸlayan yeni fikir akımlarını da öğrenip, bunları Latin Amerika’ya getirdiler.

Latin Amerika’nın özgürlüğüne kavuÅŸmasında önemli bir rol oynayan Simon Bolivar da varlıklı bir kreol ailesinden gelmekteydi. Avrupa’ya eÄŸitim için giden Bolivar ülkesine döndüğünde bağımsızlık mücadelesine giriÅŸti ve Latin Amerika’nın birliÄŸini saÄŸlamaya çalıştı. Bu süreçte Napolyon Bonapart’ın iÅŸgali altındaki Ä°spanya’nın yönetimine kardeÅŸi Joseph Bonapart getirilmiÅŸtir. Ancak Ä°spanyol kolonilerinde hükümdar olarak Joseph’in tanınması direniÅŸlere yol açmıştır. Fransız istilacılara karşı Ä°spanya’da kurulan cuntaların yanı sıra 1810 tarihinde Karacas, Buenos Aires, Cartegana, Santiago gibi Latin Amerika ÅŸehirlerinde de kreol cuntaları oluÅŸturulmuÅŸ, kendi bölgelerindeki yönetimi ele geçiren cuntalar bağımsızlık taraftarlarınca kurulmuÅŸtur. Cuntaların kurulması bağımsızlık için ilk hareket anlamına gelmektedir. Valiler cuntaların gerçek hedeflerini fark etmeleri üzerine karşıt bir mücadeleye giriÅŸmiÅŸler, böylece Latin Amerika’nın bağımsızlık savaÅŸları baÅŸlamıştır.

Koloni rejiminin keyfi tutumları Fransız iÅŸgalindeki Ä°spanyol yetkililerinde tepkilere neden olmuÅŸtur. Peru, 1810-1820’li yıllarda kriz içindeki Ä°spanyol MonarÅŸisi’ne baÄŸlılığını sürdürse de bağımsızlık öncesi bazı hareketler ortaya çıkmıştır. 1820’den itibaren San Martín’in Peru’ya gelmesiyle Genel Vali Pezuela ile ülkenin bağımsızlığı konusunda diplomatik görüşmeler baÅŸlamıştır. 1821 Mayıs – Haziran döneminde ise yeni Genel Vali de la Serna ile barışçıl yeni diyaloglar içine girilmiÅŸtir. Peru Krallığı adı altında bağımsız monarÅŸi projesi ortaya konmuÅŸtur, ancak Tucuman Kongresi’nde bu proje reddedilmiÅŸtir.

1821 Temmuz ayına kadar Genel Vali de la Serna, Lima’yı terk etme kararı almış, Özgürlük Ordusu baÅŸkanlığında Peru’nun bağımsızlığı ilan edilmiÅŸtir.

Arjantin ve Åžili’nin bağımsızlıklarına kavuÅŸmasından sonra geriye tek bir hedef kalmıştır: Amerika’daki Ä°spanyol hükümdarlığının kalbi olan Peru’yu kurtarmak. Fakat 1819 Haziran ayında Buenos Aires’te bir hükümet deÄŸiÅŸikliÄŸi yaÅŸanmıştır. San Martin’in destekçisi olan BirleÅŸik Eyaletler Yüksek Yöneticisi (BaÅŸkanı) Juan Martin de Pueyrredon istifa etmiÅŸtir. Bu deÄŸiÅŸiklikle de merkez hükümet ve eyaletler arasında anlaÅŸmazlık baÅŸlamıştır. Yeni gelen hükümet San Martin’in savaÅŸ planına devam etmesi yerine ordusuyla Buenos Aires’e gelerek iç meselelere müdahale etmesini istemiÅŸtir. Buenos Aires’in çaÄŸrısını yerine getirmek istemeyen San Martin, ordusundaki subayların da hedefe henüz ulaşılmadığını belirterek karşı çıkmasıyla, emre uymayarak Santiago’da kalır. Artık Buenos Aires’in ekonomik ve siyasi desteÄŸi yoktur. Åžili’nin baÅŸkomutanı olarak yoluna devam edecektir. San Martin’in kuvvetlerinin adı da artık And Ordusu deÄŸil, Özgürlük Ordusu’dur. Bu ordunun bayrağı da Åžili bayrağının renklerini taşıyacaktır. Yalnız tek bir farkla: bayrağın üzerindeki tek yıldız yerine Arjantin, Åžili ve Peru’yu temsil eden 3 yıldız bulunacaktır. Bir baÅŸka deyiÅŸle, önce Arjantin ordusuyla Åžili kurtarılmış, ÅŸimdi de Åžili ordusuyla Peru kurtarılacaktır.

San Martin bir gece gizlice Lima’ya girer ve ÅŸehre göz atar. 28 Temmuz 1821 günü ÅŸehre bu sefer halkın büyük bir coÅŸkusuyla girerek Peru’nun bağımsızlığını ilan eder. Halkın San Martin’e olan desteÄŸi gerçekten çok büyüktür. Lima’daki herkes bağımsızlığın ilan edildiÄŸi meydanda toplanmıştır. Bağımsızlık bildirisine yüzlerce kiÅŸi imza atar. San Martin’in bağımsızlığı ilan ettiÄŸi sırada Lima’da çok sayıda kiÅŸi tezahüratlarıyla orada bulunurken muhafazakar elitler son ana kadar kraliyet zaferini beklemiÅŸlerdir. Fakat ortada önemli bir soru vardır:
Bağımsızlığın sürdürülebilirliği acaba ne kadar mümkündür? Ülkede aralarında çok büyük mesafeler olan farklı sınıflar mevcuttur. Siyahiler, yerliler, köleler vs. Bu farklı sınıflar İspanyol hakimiyeti boyunca büyük bir sosyal travmaya uğramışlardı. Ancak bu farklı sınıflar ne ortak bir dil konuşuyor ne de ortak bir kültürü paylaşıyorlardı. Bu kadar çeşitli bir toplumu bağımsızlık çatısı altında toplayarak idare etmek sadece San Martin için değil yeryüzündeki herhangi bir yönetici için oldukça zor bir görevdi.

Bağımsızlık ilan edilince, San Martin Peru’nun Koruyucusu unvanını almıştı. San Martin’in kendisinin bir diktatör olarak anılmasını istemiyordu. San Martin’in yöneticiliÄŸi süresince yaptığı birtakım siyasal reformlar, ülkede yeni bir kimlik oluÅŸturulmasını amaçlıyordu. Böylece örneÄŸin indios olarak anılan yerlilere artık böyle sıfat yerine Peru vatandaşı’ sıfatı veriliyordu. Ayrıca 28 Temmuz 1821 itibariyle Peru’da hiç kimse köle olarak doÄŸmaz deniliyordu. San Martin’in bugünkü Peru bayrağının yaratıcısı olmasının yanı sıra, Peru milli marşı da onun döneminde yazılmıştır. EÄŸitim olmadan halkların özgürlüğü mümkün deÄŸildir, diyen San Martin, ülkedeki ilk normal okulu açmış, lise eÄŸitimini zorunlu hale getirmiÅŸ ve bir milli kütüphane oluÅŸturmuÅŸtur.

14 AÄŸustos 1879 tarihinde Ä°spanya, Peru ile Paris’te imzaladığı Barış ve Dostluk AnlaÅŸması vasıtasıyla Peru’nun bağımsızlığını tanımıştır. Ä°spanya Lima’ya ilk büyükelçisi olarak Emilio de Ojeda’yı göndermiÅŸtir.

Kültürel yaşam özellikle büyük şehirlerde yoğunlaşmış olup, bunların başında başkent Lima gelir. Bugün kültürel yapının geniş alanında, İspanyol işgalcilerin getirmiş olduğu kültürün ve onların temsil ettiği dinin izleri vardır.

Peru halkının yaklaşık yüzde 90 ile yüzde 95 kadarı katoliktir. Bu, Ä°spanyol iÅŸgacilerin misyoner çalışmalarının (kısmen zorlama ile) ve bağımsızlıktan sonra yine Peru’nun Amerika’nın Almanya’nın misyoner gruplarının yürüttüğü çalışmaların sonucudur. Katolik hristiyan gelenekler, hristiyanlık öncesi devrin eski gelenekleri ile karışmıştır. Bu durum özellikle dini bayramlarda kendini gösterir.

Türkiye Lima BüyükelçiliÄŸi 2010 Åžubat ayından bu yana faaliyet göstermektedir. Ä°kili iliÅŸkilerde herhangi bir sorun mevcut deÄŸildir. Peru makamları da 2010 yılı içerisinde Ankara’da Büyükelçilik açmışlardır. Ancak iki ülke arasında bugüne kadar CumhurbaÅŸkanı, BaÅŸbakan, Bakan düzeyinde herhangi bir ziyaret gerçekleÅŸmemiÅŸtir.

Türkiye’nin Peru’ya yapmakta olduÄŸu ihracatın önemli bir bölümünü inÅŸaat, makina sektörüne iliÅŸkin sanayi malları oluÅŸturmakta olup, Peru’ya 2010 yılında ihracatımız yüzde 107 artarak 196 milyon dolara ulaÅŸmış, önemli bir bölümü balık unundan oluÅŸan ithalatımız ise 54 milyon dolara gerilemiÅŸtir. Bu çerçevede 2010 yılında Peru ile toplam dış ticaretimiz yaklaşık 250 milyon dolar olarak gerçekleÅŸmiÅŸtir.

TÄ°M verilerine göre ise Peru’ya 2011 yılı Ocak-Nisan dönemi ihracat oranımız 150 milyon dolar seviyesine ulaÅŸmış olup, sözkonusu ihracat hacmi ağırlıklı olarak demir, çelik profiller gibi inÅŸaat sektörü ürünlerini içermektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir