Spor Yorumculuğu Diploma Gerektiren Bir Meslek Olmadığı İçin Saygınlığı ve Geçerliliği Yok

Spor Yorumculuğu Diploma Gerektiren Bir Meslek Olmadığı İçin Saygınlığı ve Geçerliliği Yok
Spor Yorumculuğu Diploma Gerektiren Bir Meslek Olmadığı İçin Saygınlığı ve Geçerliliği Yok

Spor yorumculuğu; gazetecilik, doktorluk veya avukatlık gibi bazı profesyonel mesleklerde olduğu gibi ilgili alandan diplomayı gerektiren, yani alanın profesyonel kurallarıyla ilgili eğitiminin alınmış olmasını gerektiren bir meslek değildir. Bu formal eksiklik mesleğin profesyonel saygınlığını ve geçerliliğini azaltıyor.

Türkiye’deki spor medyasında tarafsızlık gibi etik ilkeler için yazılı bir mesleki bağlayıcılık unsuru bulunmamakta. Etik ilkelere aykırı davrananlar için herhangi bir yaptırım uygulanmamaktadır.

Gazeteciliğin kimi profesyonel meslek alanlarında olduğu gibi yasal düzenlemeleri ve bu düzenlemelere aykırı davranışlarında mesleklerinden men edilme gibi kuralları ve araçları yoktur. Bu nedenle de etik ilke ve kodların gelişimi gazeteciliğin profesyonel bir meslek olarak gelişimine, gazeteci kimliğinin nasıl tanımlanması gerektiğine dair tartışmalara paralel bir gelişim izlemiştir.

Medyanın tek amacı daha fazla reklam almak, daha fazla kâr sağlamak, tiraj ve reyting çıtasında en üste çıkmaktır. Medya amacına engel olacak hiçbir ahlaki değeri tanımaz, eğer ahlaka başvuruyor gibi gözüküyorsa bile bu tavrının kendisine daha fazla para sağlayabileceği umudundadır.

Gazeteler, okuyucu talebine göre yayın politikalarını belirlemekte. Gazete patronları yılsonunda kimin ne kadar kazandırdığına ve sektörde ne durumda olduğuna bakıyor. Patron iyi para kazanırsa gerisine bakmıyor bile gazetede çalışanına bir haberi niye kullanmıyorsun demiyor.

Etik dışı davranışlara karşı basın kuruluşları üzerinde bir yaptırım gücü olan herhangi bir kurum veya güç bulunmamaktadır. Özerk denetim kurumları, redaksiyon statüleri, sorunlu etik olayları içeren arşivler, somut eylem normları ve yönelim çizelgeleri ve kurum içinde etik ilkelerin çiğnenmesine karşı yaptırımlar uygulaması gerekir.

Türkiye’deki spor medyasının tarafsızlık olgusu, yurt dışı ile karşılaştırıldığında ülkelerin sportif yapılanmasıyla bağlantılı olarak farklılık göstermektedir. Almanya’da izleyici kitlede spor gazetecilerinin objektifliği konusunda herhangi bir spekülasyon yoktur çünkü açıkça bir taraf lehine tavır almaları söz konusu değildir. Spor gazetecisi her şeyden önce gazetecidir ve gazeteciliğin en temel kuralı objektifliğe bağlıdır.

Türkiye’de spor medyasının toplumsal sorumluluk bilincine sahip olması gerektiği söylenebilir. Bu doğrultuda spor medyasının sadece tiraj veya reyting gibi ticari beklentilerle hareket etmemesi, bunun dışında toplumsal bir görev üstlendiği bilinciyle okur ve izleyicilerine doğru haberler vermesi, haber ve yorumlarında tarafsız olması gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Bunların gerçekleşmesi için mesleki standartlar geliştirilmesi, daha da önemlisi bu standartlara uyan bir yayın anlayışının hayata geçirilmesi ve gerektiğinde denetlenmesi önemli bir gerekliliktir.

Son dönemde internet siteleri ile sosyal paylaşım ağlarının yaygınlaşmasıyla kulüpler kendi medyalarını oluşturmaya başlamıştır. Büyük kulüpler ve sporla ilgili organizasyonlar, televizyon, gazete ve dergi gibi kendi yayın organlarına sahiptir. Bu medyalarda, kulüple ilgili her türlü duyurular yer aldığı gibi, televizyon ve gazete gibi yaygın medyada yer alan gerçek dışı olarak nitelenen haber ve yorumlar için de düzeltme ve açıklama metinleri bulunmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir