Matematik hakkında öğrencilerin olumsuz tutumlarının ve kaygı duymalarının nedenlerinden biri matematik konularında yeteneklerinin sınırlı olduğuna inanmalarıdır.
Öğrenciler genellikle zekâ kavramıyla alakalı iki farklı görüşe sahiptir. Bazıları beyin kapasitelerinin bir sınırı olduğunu ve bunun değiştirilemeyeceğine inanır. Bazılarına göre ise zekâ dinamik bir yapıdadır ve geliştirilebilir. Dolayısıyla zekânın geliştirilebilir bir özellik olmadığına inanan bir öğrenci, matematik yeteneğinin sınırlı olduğu kanaatindeyse, matematik konularında başarılı olabilmesi için yapabileceği hiçbir şey olmadığını düşünecektir.
Zekânın geliştirilebilir olduğunu düşünen öğrenciler, zihinsel kapasitenin değiştirilemeyeceğini düşünenlere göre, alacakları puanlardan çok öğrenme sürecine odaklanıyor. Ayrıca bu öğrenciler, o konuyla ilgili yeteneklerinin seviyesi ne olursa olsun, çalışmanın gücüne çok daha fazla önem veriyor. Dolayısıyla bir zorlukla karşılaştıklarında kolayca pes etmiyor ve sorunun üstesinden gelmek için çaba sarf ediyorlar. Zihinsel kapasitenin değiştirilemeyeceğini düşünenler ise eğer o konuda yetenekleri yoksa çalışmanın herhangi bir etkisinin olmayacağını düşünüyor.
Matematik kaygısı, matematik konularını anlama ve matematik problemlerini çözme konusunda yaşanan yoğun duygusal gerilim olarak tanımlanabilir. Matematik kaygısının çoğunlukla ortaokul ve lisede ortaya çıkmaya başladığı düşünülse de çocuklar daha önceki yaşlarda da matematik dersiyle ilgili olumsuz tecrübeler yaşayabiliyor.
Hata yapan öğrencilerin sınıf ortamında utanmaması ve özgüven kaybına neden olacak tecrübeler yaşamaması için öğretmenlerin özellikle duyarlı ve ilgili olması gerekiyor. Aileler ise çocuklarla birlikte yapabilecekleri etkinlikler sayesinde, çocukların matematiğin eğlenceli olduğu algısına sahip olarak büyüyebilmelerine yardımcı olabilirler.
Öğrencilerde matematik kaygısının ortaya çıkmasının ve matematikte başarısız olmalarının farklı nedenleri var. Özgüven eksikliği, başarısızlık korkusu, öğretim yöntemleri, öğrencinin öğrenme sürecine katılmaması bunlardan bazıları.
Münih Üniversitesi’nde yapılan araştırmada yaklaşık 3 bin 500 öğrencinin 5. sınıftan 9. sınıfa kadar matematik dersleriyle ilgili tutumları ve başarı düzeyleri incelendi. Öğrencilerin matematik dersiyle ilgili duygularının bir sonraki yıldaki başarılarını etkilediği anlaşıldı.
Yapılan araştırmalar insanların matematik ve bilim konularındaki başarılarının zekâ kavramına yaklaşımlarıyla yakından ilişkili olduğunu gösteriyor.
Dr.Tuba Sarıgül, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi