Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluş Yıldönümü
15 Kasım 1983 tarihinde Kıbrıs Türk Federe Devleti meclisi kendi kaderini belirleme hakkını kullanarak oybirliğiyle aldığı kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir.
Kıbrıs’ın uluslar arası düzeyde bir sorun haline gelmesi 1878 yılına rastlar. İngiltere, bu tarihte Osmanlı Devleti’ni kandırarak Kıbrıs adasını elinden aldı. 12 Temmuz 1878’de Kıbrıs’ın son Türk Valisi makamını İngiliz Amirale devrederken, Baf Kapısında bulunan Türk Askeri Garnizonundaki Türk bayrağı indirilip, yerine İngiliz bayrağı çekilmiştir. Yaklaşık 300 yıl boyunca dalgalanan Türk bayrağı indirilirken, Rumlar Yaşasın İngiltere diye bağırırarak Enosis isteklerini dile getirmişlerdir.
Adanın idaresini alan İngiltere ilk olarak, iş başındaki Türkleri memuriyetlerinden uzaklaştırıp, yüksek memuriyetlere Rumları getirmiştir. Amaç hem Türkleri idareden uzaklaştırmak hem de Rumları kendilerine daha çok bağlayarak adada Türklerin hâkimiyetine son vermekti. Bu uygulama sonucu ekonomik sıkıntıya düşen Türkler ellerindeki malları satmak durumunda kalmış, Rumlar da bu malları satın almışlardır. Ticaret ve sanat alanında zaten iyi durumda olan Rumlar, arazi ve emlakları da ele geçirerek çok güçlenmişlerdir. Kilise bu satın almaları desteklemiş ve Türkleri adadan çıkarmanın en iyi yolunun bu olduğunu söylemiştir.
Adada yaşayan Türkler ve Rumlar dışında, Yunanistan, Türkiye, İngiltere, Amerika ve AB ülkeleri de taraf konumundadır. Son zamanlarda, İsrail gibi Akdeniz’in güneyindeki ülkeler de, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge, petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri gibi konularla, taraf olmuştur.
Adada İngilizlere ait iki üs bulunuyor bu konuyla ilgili Doç. Dr. Soyalp TAMÇELİK şunları ifade ediyor:
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Kıbrıs’ta kurulan İngiliz üslerinin varlığı, şimdiye kadar layıkıyla tartışılamamıştır. Hâlbuki adadaki üslerin varlığı, en az Türk askerinin varlığı kadar gündeme getirilmesi gereken bir konudur. Ne var ki İngilizler, dünya kamuoyundan gelen tüm tepkileri, kuzeydeki Türk askeri varlığına yönlendirerek, adadaki İngiliz üslerinin mutlak egemenliğinin tartışılmasını önlenmişlerdir.
Kıbrıslı Rumlar Kıbrıs halkının Yunan kökenli olduğunu öne sürer ve bu sav genellikle sorgulanmadan kabul edilir. Yıllardır Kıbrıs’ta kazı çalışmaları yapan İsveçli Arkeolog Marie-Louise Winbladh, Kıbrıs – Aşk, Savaş ve Kült isimli kitabında Kıbrıs’ın ilk yerlilerinin MÖ 8000 yıllarında Anadolu’dan, Suriye ve Filistin’den geldiklerini belirtmektedir.
Bizans İmparatorluğu tabiri, Roma İmparatorluğu’nun 330-1453 yılları arasındaki dönemini kapsamaktadır. Tarihte Bizans diye bir imparatorluk hiç kurulmamıştır. Bu isim sonradan uydurulmuştur. Yunanlı denilen Helenler’in Bizans ile alakaları yoktur ve Rum’un anlamı Romalı demektir.
İstanbul’un tarihi anlatılırken, yörenin tarihi genellikle Bizans’la başlatılmaktadır. Oysa, bu tarih çok daha eskilere gitmektedir.
Winbladh, kitabında 90 milyon yıl önce Kıbrıs’ın okyanusun derinliklerinde olduğunu ve 70 milyon yıl önce deniz üzerinde belirdiğini belirtiyor. Akdeniz bugünkü kadar derin olmadığından bir milyon yıl kadar önce Karpaz yarımadası Anadolu, Suriye ve Filistin’e daha yakındı ama Kıbrıs hiçbir zaman karaya bağlı olmadı.
Kıbrıs’ın ilk yerlileri tarımın ilk başladığı yer olan Anadolu’dan on bin yıl önce göçen köylüler oldu.
Karlı Dağların (Troodos) eteklerinde sahile 5 kilometre mesafede yer alan ve UNESCO’nun Dünya Kültür Mirasları listesinde bulunan Chirokitia ve Batı kıyılarındaki Kalavassos -Tenta’da bulunan kollarını kaldırmış kocaman elli bir insan figürü Anadolu’da Çatalhöyükte bulunan resimlere benzetiliyor. Yine bu yerleşim birimlerindeki obsidien kesicilerin de Anadolu kaynaklı olduğu düşünülüyor.
Kıbrıs, MÖ 58 yılında Romalılar tarafından fethedildi. Birkaç yıl sonra da Roma İmparatoru Sezar Kıbrıs’ı Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya armağan etti. Ancak birkaç yıl sonra Augustus imparator olunca adayı Keopatra’dan geri aldı.
Roma İmparatorluğu MS 395’te ikiye ayrıldı. Kıbrıs, Doğu Roma İmparatorluğuna geçti. İmparator Konstantin, 330’da kurduğu ve o nedenle Konstantinopolis yani Konstantin’in Kenti (İstanbul) adıyla anılan kenti Doğu Roma’nın başkenti yaptı. Bazı tariçilere göre kent Vyzsas tarafından çok daha önce kurulduğu için Byzantion adını aldı. Buna günümüzde Bizans dendi. Bizans’ın Kıbrıs’ta Rum Ortodoks kilisesi’nin güçlenmesinde belirleyici rolü oldu. İmparator Konstantin Hristiyanlığa hoşgörü ile yanaşmış sonra da Hristiyanlığı Doğu Roma (Bizans)’nın devlet dini yapmıştı. Kıbrıs Hristiyanları önce Antakya patrikhanesine bağlı iken daha sonra MS 535 yılında Konstantinopolis Patrikhanesine bağlandı.
Kıbrıs, MS 395 – 1191 yılları arasında Doğu Roma (Bizans)’ın elinde kaldı.
600’lü yıllardan 900’lü yıllara dek Araplar pekçok kez Kıbrıs’ı yağmaladı. Binlerce Kıbrıslı öldürüldü, köle olarak kaçırıldı, halk vergiye bağlandı.
1192-1489 yılları arasında Fransız Lusignan hanedanlığı zamanında Katolik Kilisesi Ortadokslara baskı uyguladı. 1196’da Rum Ortadoks kilisesinin bağımsızlığı kaldırıldı. Latin Katolik Kilisesi egemen oldu. Rum Ortadoks piskaposlar kentlerden uzak köylere sürüldü.