İstanbul’a çok benzeyen Portekiz’in başkenti Lizbon’da insanlar tatilde, parklar, bahçelerde, tren, metro ve otobüs gibi araçlarla seyahat ederken yani boş vakit bulur bulmaz kitap okumaya başlıyor. Tren ve metro istasyonuna giren insanlar, işine yetişmek için acelesi olanlar bile kitap okurken, her köşede insanlara bedava gazete dağıtmaya çalışan kişiler bulunuyor.
Vatandaşların okuması için ücretsiz dağıtılan 15 sayfalık tabloit gazetelerde, yerel yönetimlerin faaliyetleri, haberler, sağlık, reklam, hava durumu gibi konular yer alıyor.
Bazı batı ülkelerine ait üniversitelerde günlük veya haftalık Kampus gazeteleri belirli noktalara yerleştirilen kumbaralarla ücretsiz alınabiliyor.
Türkiye’de insanlar zamanını okuyarak geçiren bir toplum değil. Zamansızlık nedeniyle kitap okunamadığı şikayetleri yapılıyor. Ancak insanların hayatının en büyük zamanını televizyonlar çalıyor. Dünyada ortalama 4-5 saat televizyon izleyerek dünyanın en çok televizyon seyreden toplumu Türkiye oluyor.
Türkiye’nin yüzde 8,5’i okur yazar değil. Güneydoğuda bu oran yüzde 22,8 iken kadınların yüzde 30’u okuma yazamadan yoksun durumda.
Türkiye’nin her konuda geri kalmasının başlıca nedeni okuma yazma eksikliğidir. Trende ve otobüslerde insanların oturur oturmaz kitap açma alışkanlığı edinmesi gerekiyor. Özellikle gençler için okumanın öneminin beyin gelişimi ve düşünme sistematiğinin kazanılması açısından önemlidir. Gençliğin erken dönemlerde okuması ve dağarcığını doldurması ve edindiği bilgiyle geleceğinin yol haritasını çizmesi sağlıklı bir Türkiye için önem arz etmektedir.
Anne ve babalar her akşam çocuklarının yanında sevdikleri kitapları okuyarak örnek olması şart.