Ulusal ve uluslararası tüm pozitif gelişmelere rağmen, kadına yönelik şiddet, Türkiye ve tüm dünyada halen önemli sorunlar arasında yer almakta. Türkiye de mücadele edilmesi gereken ciddi bir toplumsal sorundur. Toplumsal yaşamın her aşamasında rastlanan kadına yönelik şiddet olgusu; kadının maddi ve manevi bütünlüğüne ağır zarar vermesi nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunu olmasının yanı sıra, kadının toplumsal yaşama aktif katılımının önüne geçerek sosyal ve ekonomik kalkınma önünde bir engel teşkil etmektedir.
Bu çerçevede yürütülecek çalışmalarda, disiplinler arası bir yaklaşımla, ilgili tüm tarafların önleme, koruma, cezalandırma, sosyo-kültürel, eğitsel ve politik boyutuyla sürecin içinde yer alması daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ışığında, yeni gelişmeler, ihtiyaçlar ve eksiklikler göz önünde bulundurularak, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı 2012-2015” hazırlanmıştır. Çok boyutlu bir toplumsal sorun olan kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmak, ancak toplumun tüm kesimlerinin ortak ve kararlı mücadelesi ve bütüncül bir yaklaşımla mümkündür.
Uluslararası kamuoyunda kadına yönelik şiddetin bir insan hakları ihlali olarak ele alınmasının en önemli sonucu, bu konuda devletlerin sorumlu kılınmasıdır. Bugün gelinen noktada, kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması devletlerin hem uluslararası hem de bölgesel düzeydeki taahhütlerinin bir gereğidir. Böylece kadına yönelik şiddetin izlenmesi, devletlerin bu konuda aldıkları önlemlerin takip edilmesi için çeşitli mekanizmalar kurulmuştur. Kadına yönelik şiddet artık sadece kadın meselesi değil; kadın ya da erkek tüm insan hakları savunucularının üzerinde çalıştıkları bir konudur. Bu nedenle kadına yönelik şiddet konusunun bütüncül bir yaklaşımla ve tüm sektörlerin işbirliği ile ele alınması gerekmektedir. Uluslararası kuruluşların çeşitli birimlerinde, hükümetler arası konferanslarda ve zirvelerde kadına yönelik şiddet konusu sürekli gündemde tutulmaktadır.
Hazırlanan ulusal eylem planları ile ülkemizde aile içi kadına şiddet konusunda gittikçe artan bir duyarlılık oluşmuş olup, kadın cinayetleri azalmış, kadının işgücüne katılımı artmış ve kadınların statülerinde yükselme dikkatleri çekmektedir. Avrupa Birliği’ne girmek için mücadele eden ülkemizde bu durum özel bir konuma sahiptir.
AB ilerleme raporlarına da bu durum olumsuz yansıyabilmektedir. Hazırlanan bu ulusal eylem planı doğrultusunda, bu konuda bir mücadele olması gerekir.