Japonya Asya kıtasının doğu ucunda, Pasifik Okyanusu’nun kuzey batısında yer alan bir takımadalar ülkesidir.
Hokkaido, Honshu, Kyushu ve Shikoku olmak üzere 6 bin 852 ada ve adacıktan oluşmaktadır. Ülkenin toplam yüzölçümü 377 bin 899 kilometrekaredir. Başkent Tokyo ve diğer büyük yerleşim merkezlerinin üzerinde yer aldığı Honshu adası Japonya’nın tüm yüzölçümünün yarısından fazlasını kaplamaktadır.
Japonya, Japon Denizi’yle Rusya’nın Güneydoğu Pasifik kıyısı ve Kore’nin doğu kıyısından, Doğu Çin Denizi’yle de Çin Halk Cumhuriyeti’nden ayrılmaktadır. Ülkenin kuzey ve kuzeydoğusunda ise, İkinci Dünya Savaşı sonunda Sovyetler Birliği tarafından işgal edilen ve egemenlik hakkı bakımından iki ülke arasında halen sorun teşkil eden, Kunashiri, Etorofu, Hobamai ve Shikotan adaları bulunmaktadır.
Japonya’da arazinin yüzde 67’si ormanlık ve dağlık olup, ülke topraklarının sadece yüzde 13’ü tarıma elverişlidir.
Japonya’nın nüfusu 2015 yılı itibariyle yaklaşık 128 milyondur. Nüfusun yüzde 80’i Pasifik kıyılarında yaşamaktadır.
Japon halkının dinlere göre dağılımı; Şintoizm yüzde 48, Budizm yüzde 45,7 Hıristiyanlık yüzde 1,6 Diğer yüzde 4,8 oranlarındadır.
Japon modernleşmesinde de kilit faktör, “Temel Eğitim Sistemi” olmuş; Atatürk’ün 3 Mart 1924 tarihli Eğitimin Birleştirilmesi Kanunu’nda olduğu gibi, temel eğitim, milli bütünleşmenin temel unsuru olarak denetim yönünden Milli Eğitim Bakanlığı’nın tekeline terkedilmiştir.
Ülkede sermaye birikimi, teknik bilgi ve imkânlar mevcut bulunmadığı için, Meiji Dönemi’ndeki endüstrileşme de Atatürkçü devletçilik ile bir paralellik arzetmiş; devlet çelik, çimento, porselen, tuğla ve tekstil endüstrilerinin kurulmasına öncülük etmiştir. Bu modernleşme hamlesinde de Batı kültür ve uygarlığı “Bunme Kaika-Uygarlık ve Aydınlık” sloganı ile alınmış; Meiji Dönemi’nde “Vakon Yosair-Japon Ruhu ve Batı İlmi” sloganı ile ülkenin kültürel cephesinin korunması öngörüldüğü halde, uygulamada, Atatürk’ün daha sonraları belirttiği gibi, uygarlık ve kültürün bir bütün olduğu anlaşılmıştır.
Japonya’nın siyasi ve ekonomik modernleşmede gösterdiği başarının başlıca sebebi, milletçe kesintisiz bir şekilde sergilediği plânlı ve disiplinli çaba olmuştur. Bu sebep ile Atatürk’ün millete dayanması ve milleti eğitme kararı da Japonya ile benzerlik taşımaktadır.
Japonya, yeterli ham maddeye ve enerji kaynaklarına ve hatta yiyecek maddesine sahip değildir, ihtiyacı olan petrolün yüzde 72’sini Orta Doğu’dan ithal etmek zorunda.
Petrolden yoksun ülkede, kamu ulaşımı 1872’de Meiji Reform Dönemi esnasında hizmete sokulup geliştirilen demiryolu ile sağlanmakta, 1975’ten itibaren kömür ile işleyen lokomotifler, yerini elektrikli ve dizel motorlu trenlere bırakmaktadır. Japonya, balıkçılıkta birinciliği; deniz ticaret filosu bakımından ise, Liberya’dan sonra ikinci yeri işgal etmektedir.