İsveç Göç ve Göçmen Durumu Hakkında Bilgi

İsveç Göç ve Göçmen Durumu Hakkında Bilgi

İsveç, diğer Avrupa ülkelerine kıyasla, 20. yüzyılın başlarında bir göç ülkesi hâline gelmiştir. 1930’lu yılların başların da bile göç veren bir ülke olan İsveç’in yaklaşık 1 milyon vatandaşı başta Amerika olmak üzere birçok ülkeye göç etmiştir.

İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda işçi göçmenleri ve mültecileri kabul etmeye başlayan ülke, 1950’li yılların başından itibaren dünyanın birçok bölgesinden göçmen çekmeye başlamıştır. İsveç’e ilk önemli göç dalgası İkinci Dünya Savaşı sonrası Estonya başta olmak üzere Baltık ülkelerinden gelen mülteciler tarafından gerçekleştirilmiştir. Bunları, savaşın yıkıcı etkisiyle İsveç’e kaçmaya çalışan Danimarka ve Norveçli Yahudiler izlemektedir.

Göçün tarihsel gelişiminde ikinci aşama olarak tanımlanan 1949 ve 1971 yılları arası, hızlı büyüyen ekonomi ve artan ihracat endüstrisi sebebiyle İsveç’in iş gücü eksikliğini karşılamak için işçi göçmenlere serbest giriş tanıdığı dönemdir. Bu dönemde 550 bin Finli ve yaklaşık 60 bin Yugoslav’ın İsveç’e göç ettiği belirtilmektedir. Bunları, başta Yunanistan ve İtalya olmak üzere İspanya, Portekiz, Finlandiya ve Türkiye’den gelenler izlemiştir. İsveç’in Almanya’daki misafir işçi sistemine temkinli yaklaşımı ve İsveç İşçi Sendikaları Konfederasyonu’yla yapılan işbirliği sayesinde yabancı işçilere, İsveç vatandaşlarıyla aynı ücret ve haklar verilmiştir. İsveç, işçi göçmenlerin geleceğin vatandaşları olarak algılandığı kalıcı bir göç politikasına

Bugün, İsveç yaklaşık 9 milyon yerleşik nüfusa sahiptir. Bu nüfus 200 farklı ulustan insanı bir araya getirmekte ve nüfusun yaklaşık yüzde 15’i İsveç dışında doğmuş bireylerden oluşmaktadır. İkinci kuşak da dâhil edildiğinde, yerli olmayan İsveçli yerleşik nüfus yüzde 20’ye ulaşmaktadır. Mevcut durumda, İsveç’te doğan ve en az bir ebeveyni yurt dışında doğmuş bireylerin sayısı 900 binin üstündedir.

Bu sayı çok ciddi bir göçmen ya da göçmen kökenli popülasyona işaret etmektedir. Ne var ki, göçmenleri refah toplumunun bir parçası yapmak ve hem sosyo-ekonomik haklardan hem de vatandaşlık haklarından olabildiğince yararlandırmak İsveç’in entegrasyon politikalarında her zaman vurgulanan temel bir amaç olsa da, son yıllarda bu alanlarda ciddi sorunlar ortaya çıkmıştır.

Nüfusunun yüzde 20’sinin yabancı uyruklu veya yabancı uyruklu anne-babadan doğanlardan oluşuyor olması, İsveç’in çok ciddi bir dönüşümden geçtiğini göstermektedir. İskandinav ülkesi son 20-30 yıl içerisinde homojen bir yapıdan, çok kültürlü bir topluma dönüştü.

Bu kadar hızlı bir dönüşümü kendi bünyesinde eritmeyi başarmış ve belki de en az hasarla atlatmış gibi görünmesine rağmen İsveç, göç alan diğer ülkeler gibi, göçmenlerin uyumu konusunda çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır.

İsveç, göçmenlere karşı tutumu bakımından, refah devleti ve sosyal adalet gibi kavramlar merkezinde düşünüldüğünde, pek çok araştırmaya göre dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında gösterilmektedir. Bu araştırmaların en çok kabul görenlerinden birisi; sosyal politikalar, ekonomik entegrasyon, istihdam, işsizlik, vatandaşlık politikaları ve siyasi katılım oranları göz önünde bulundurularak yapılan MIPEX indeksidir. İsveç, 38 ülke içerisinde karşılaştırıldığında Avrupa’da göçmenler için en iyi ülke olarak konumlandırılmaktadır.

31 Aralık 2013 itibariyle İsveç’te yaşayan ama İsveç dışında doğan nüfus sayısı 1 milyon 533 bin 493 olarak belirtilmekte.

Ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 15’i Irak, İran, Bosna vb. ülkelerden gelen göçmenler, doğum yeri göstergeleri temel alındığında, sözü edilen yabancı uyruklu vatandaş toplamının en büyük kısmını oluşturmaktadır.

İsveç’teki uyum ve çokkültürlülük politikalarının geçerliliğini yitirdiği ve bir revizyona ihtiyaç duyduğu sık sık dile getirilmiştir.

Avrupa genelinde bir artış gösteren yabancı düşmanlığı ve İslamofobi, giderek derinleşen genel problemlere işaret etmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir