17. yüzyıldan beri Goblen(Gobelin) adı ile tanımlanan dokuma türünün geçmişi çok eski zamanlara dayanır. Bu dokumalarda kullanılan dokuma teknikleri çeşitli uygarlıklarca tanınmış, zamanla bu tekniklerle çok değişik ürünler meydana getirilmiştir. (Orta Doğu’da ev, çadır vs. tabanlarına yayılan ve yünden dokunan kilim, Çin’de ipekten üretilen kesi, Mısır’da ve Peru’da milattan önceki dönemlere ait mezarlardan çıkan dokumalar vs.)
Orta Çağda bu teknikle Avrupa’da üretilen dokumalar(Tapestry) görünüşü ile daha öncekilerden farklıydı. Onların esas özelliği tam bir duvar resmi görünüşünde olmalarıydı.
20. yüzyılın ortalarında yeni, birkaç sanat alanını birleştiren sentetik sanatlar oluşturuldu. Goblen de böyle bir sanat alanına dönüştü. Bu sanat türü dokumacılığın, resmin, heykeltraşlığın ve grafiğin metotlarını kullanarak yeni boyutlar kazandı. Artık goblen sadece bir resim görünüşünde olmayıp, rölyefli dokusu veya üçboyutlu konstruksiyonu ile tamamen başka etki oluşturur. Çağdaş goblenin herhangi bir fikri ifade etmek için çok geniş imkanlara sahip olması, gerek tekstilci, gerek ressam, gerek seramikçi, gerekse de grafiker olsun, çeşitli sanatçıların ilgisini çekmektedir. Goblen sanatı bugün yeni biçim oluşturmak için çok sayıda deneyin sürdürüldüğü, geleneksel sanatın önemli değişimlere uğradığı, tatbiki sanatdan anıtsal sanata doğru büyük adımların atıldığı bir alandır. Son yıllarda sanatın bu alanında kullanılan teknikler, yöntemler o kadar çeşitlidir ki, bazen bu sanatın geleneksel dokumacılığa dayandığı bile unutulur. Sadece kullanılan malzemelerden bunun bir tekstil ürünü olduğu bilinir ve böyle eserler tekstil heykel gibi kabul edilir.
Çok değişik yöntemler olmasına reğmen, goblende hala dokuma teknikleri ön plandadır ve bir çok goblen sanatçısı eserlerinde çeşitli dokuma teknikleri kullanarak oldukça etkili eserler meydana getirirler.
Goblende kullanılan dokuma tekniklerinden en basiti ve yaygın olanı palaz dokuma tekniği olan sade geçirmedir. Bu teknikle üretilen dokuma atkı yüzlü, çözgü yüzlü ve bez(bezayağı) dokuma olabilir.
Düz bez dokumada çözgü ve atkılar eşit şekilde birbirinin altından ve üstünden geçer ve her ikisi aynı kalınlık ve elastiklyete sahip olursa dokumanın yüzeyinde eşdeğerli görülürler. Genellikle atkı ve çözgünün rengi aynı kullanıldığından bu dokuma dekoratif görünmez. Bazen atkı ve çözgünün renkleri değişik kullanılarak karışık tanecikli görünüm elde edilir.
Atkı yüzlü dokumada da çözgü ve atkılar birbirinin altından ve üstünden geçer, ama atkıların sayısı çözgülerden fazla olur ve atkılar, çözgüler arasından bol bırakılarak geçirilir ve kirkit ile bastırılır. Böylece çözgüler atkılar tarafından örtülür ve görünmez. Dokumanın rengi atkıların rengi ile aynı olur, çözgü yüzlü dokumada atkı yüzlünün aksi olarak çözgülerin sayısı daha fazla olur ve atkıların üzeri örtülür.
Goblende çok kullanılan tekniklerden birisi de çözgülere ek atkı(desen ipliği) sarılmasıdır. Bu teknikte dokumanın zemini aynı renkte ve kalınlıkta olan çözgü ve atkının meydana getirdiği bezayağı dokuma veya atkı yüzlü dokuma olur. Desen ipliği bunlara göre daha kalın olur ve normal atkıların arasında bir kaç çözgüye sarılarak dokumanın arka yüzünde bir sonraki sıraya geçer. Böylece dokumanın ön yüzünde kabartma görünüşlü desen oluşur (cicim tekniği). Bazen bu teknikle motifin sınırları dokunur, içi ise başka teknikle, örneğin, sumak veya zili tekniği ile doldurulmuş olabilir.