İşte Necmettin Erbakan’ın öngörüleri:
“Bu huzursuzluğun sebebi nedir? Bunu incelediğimiz zaman bizim görüşümüz şudur; dünyada yeryüzü boş değil, dış güçler var. Bir büyük İsrail kurulmak isteniyor, bunun içinde Türkiye parçalanmak isteniyor. Sevr Antlaşması bunun için ortaya konmuştur. Dünya politikası buna göre yönetiliyor. Biz ülkemizde iç huzuru temin edebilmek için bu dış dünyanın arzularına alet olacak yönetimlerden kurtulmamız lazım.
İkincisi ülkedeki huzursuzluğun ortadan kaldırılması için köle düzeninin, sömürü düzenin ortadan kaldırılması şarttır. Siz ülkemizin insanlarına hakkı 100 iken 8 verirseniz 92’sini elinden alıp dış ve iş borçlara yani dış güçlere ve onların içerideki işbirlikçi holdinglerine verirseniz o ülkede elbette huzuru temin edecek ortam bulamazsınız.
Asırlar boyunca hiçbir zaman, içinde huzursuzluk olmayan bir ülkeydik, çeşitli ırklardan gelmiş insanlar kardeş olarak yaşadılar harplerde şehit oldular beraberce aynı ülkeler etrafında birleştiler, ne olduysa bu son 40-50 senede oldu.”
-20 Ekim 1991 – TRT Liderler Açıkoturumu
“Daha körfez harbi bitmemiş, harpten önce savaş bitecek Saddam çökmüş olacak diyen Amerika’lı Albay harita üzerinde Kerkük, Musul’u eliyle gösterip Kürt devleti burada kurulacaktır diyor. Bu yörede devlet kalmayacak, devlet otoritesinden yoksun bir boşluk doğacak diyor.
Harpten önce bu boşluğu dolduracaklarını planlamışlar vesikasını söylüyor. Kürtler bir devlet kurarak buradaki boşluğu dolduracaklar. Belki de Türkiye’den toprak ister. Kendisine, Türkiye bunu kabul etmeyeceğini açıklamış bulunuyor dendiği zaman, o zaman çarpışacaksınız (diyor).
Şimdi tekrar kendisine deniyor ki Türkiye’nin düzenli orduları silahları, topları, zırhları, tankları, uçakları, füzeleri var. Böyle bir büyük güce nasıl karşı koyalım?
Hem gerek İran, gerek Suriye, Irak’ın toprak bütünlüğü için açık tavır koymuş bulunuyorlar. Onların da bölgede bir kürt devleti oluşmasına göz yumacaklarına nasıl ihtimal veriyorsunuz dendiği zaman, Amerikalı Albayın kendinden çok emin ve sakin bir şekilde söylediği sözler şunlar;
Irak’ın kuzeyindeki kürtlerinde yakında çok silahları olacak. Saddam’ın bıraktığı silahlar onlara kalıyor. Belki Türkiye’de sizinkilerden bile ileri silahlar olacak. Uçakları, tankları, füzeleri zırhları, helikopterileri, havalimanları vs.
Ne zaman söyleniyor bu sözler? Körfez, harbinin başında daha körfez, harbi yapılmamış.
Muhterem milletvekilleri, Aziz milletimizin evlatları. Bu okuduğum vesika ne gösteriyor?
ABD, dış güçler, İsrail bütün bu olayların hepsini planlı olarak yapıyor. Onların uzun vadeli planları var ama ne yazık ki bizim bir planımız yok. Biz sadece onların planlarına yardımcı oluyoruz!”
-1992 Meclis Konuşması
“Gerçekten Türkiye bir felakete götürülüyor mu götürülmüyor mu? Önce dış olaylara bir bakış yapalım.
Dış mihraklar, Arz-ı Mevud’u alıp İsrail’e bağlamak için başladıkları planları şimdi Suriye’yi hedef alıp yutmak üzere yeni adımlarla devam ettirme arzusu içindedirler.
Nitekim bu maksatla kısa bir süre önce Amerikan temsilciler meclisi Suriye’yi cezalandırma yasasını onaylamıştır. Yasa 4’e karşı 398 oyla kabul edilmiştir. Karşı oy veren temsilci demektedir ki Suriye hakkında ileri sürülen iddiaların doğru ve gerçekçi olmadığına inanıyoruz. Bunlar uydurma iddialar diyor, bizzat Amerikan temsilciler meclisindeki üyelerin bir kısmı ve fakat buna mukabil, bu dış mihrakların etkisinde olan Haçlı Siyonist ittifakı içinde bulunan diğer üyeler ise Suriye’nin derhal işgal edilmesini istemişlerdir.
Irak’ın işgal için ortaya atılan uydurma bahanelerin hepsi şimdi Suriye için uydurulmaktadır. Güya Suriye, Filistinin terörist gruplarını ve Iraktaki teröristleri destekliyormuş. Suriye Arapları Amerika’ya karşı kışkırtıyormuş.
Biz yıllardan beri aslında bütün bu planların arkasında, dış mihrakların Arz-ı Mevud’u İsrail’e bağlamak gayelerinin bulunduğunu her zaman belirtmişizdir.
Dolayısıyla bu olay söylenen sebeplerin hiçbirisiyle ilgisi yoktur bunların hepsi uydurma bahanedir. Asıl maksat büyük İsrail’in kurulmasıdır. Asıl maksat bütün insanlığın köle yapılmasıdır. Asıl maksat ya öleceksiniz ya teslim olacaksınız, kararının uygulanmasından ibarettir. Bunun için de bu adım Afganistan’dan, Irak’tan sonra şimdi Suriye’de kalmayacak, yine her zaman ifade ettiğimiz gibi, Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye, asıl hedef Türkiye’dir. Bu sebeplerden dolayıdır ki bir plan başlamıştır, bu planın yürütülmesi için gereken adımlar atılmaktadır.
Şimdi Suriye için yapılanlar dikkatle incelendiği zaman bizim yıllardan beri söylediğimiz bu gerçekleri o zaman, efendim bunlar komplo teorisidir, bunların gerçeklerle alakası yoktur diye karşılamaya kalkışanların gözlerinin faltaşı gibi açılması lazım. Söyledikleriminiz hepsinin nasıl gerçek olduğunu şimdi acı acı görüyoruz.
İşte Iraktaki çocuğun kolu kopmuştur, evi yıkılmıştır, annesiz babasız kalmıştır. Söylediğimiz gerçeklerden dolayı ne yazık ki ve bu gerçekleri örtbas etmek isteyenlerin, gafletlerinden, dalaletlerinden dolayı ne yazık ki.
Çok az ve muhterem kardeşlerim, şimdi bütün bunlar yapılırken Suriye ne yapıyor? Suriye kendi ordusunu alarma geçirdi ama en ufak bir harekette bulunmuyor. Neden? Çünkü ne yazık ki İsrail karşısında kendisini güçsüz hissediyor ve yenilmek istemiyor ve Amerika Bileşik Devletlerinin kendisini yutmak için bir bahane aradığını bildiği için onlara bahale vermemeye çalışıyor. Irak’ın akibetine uğramamaya çalışıyor. Onun için ordusunu alarma geçirdi ama hiçbir hareket yapmıyor, bekliyor. Bu durum ne yazık ki kum fırtınası geçene kadar kendisini devesinin altında korumaya çalışmaya benzemektedir.
Gerçek dünya siyonizmi, ne yaparsan yap seni yutacağım demektedir. İster harekete geçsin, ister geçmesin. Hedef olarak alınmıştır, üzerine gidilecektir. Allah muhafaza buyursun. Şimdi bakınız bir yandan dış mihraklar Afganistan, Irak, Suriye, İran bütün bu planlarını adım adım uygulamaya koyarken asıl hedef hakkındaki hazırlıklarını da kesinlikle ihmal etmemekte.
Asıl hedef nedir Türkiye’dir. Türkiye’nin parçalanması, yumuşak lokma yapılması ve Arz-ı Mevud’un bir parçası olması dolayısıyla ve İsrail’e katılması hususundaki planlar harıl, harıl yürütülmektedir.”
-2003 Konuşması