Genelde birçok insan nefesini akciğerlerinin üst kısmını doldurarak alır. Böyle yapılan solunumda göğüs kafesi, ense ve omuzlar inip kalkar yani akciğerlerin üst lobları kullanılır.
Derin bir nefes alınsa da hava, gaz alışverişinin daha verimli gerçekleştiği alt akciğer loblarına inmez ve alınan nefes sığ kalır bundan dolayı da solunum sayısı diğer biçimlere göre fazladır.
Diğer solunum biçimiyse göğüs ve akciğerlerin alt kısmında oluşandır. Bu tip solunumda göğüs ve karın boşluklarını ayıran ince, zar kas türünden olan diyafram kası esneyip daralarak havanın alt akciğer loblarına ulaşmasını sağlar. Akciğerin bu bölümü gaz alışverişinin gerçekleştiği alveolleri daha fazla sayıda içerir. Nefes alırken, kubbe biçimindeki diyafram kası aşağıya, karın boşluğuna doğru daralarak akciğer boşluğunu genişletir ve basıncını düşürür. İçeriye giren hava ağız ya da burun gırtlak solukborusu akciğer yolunu izleyerek alveollere ulaşır. Nefes verme sırasındaysa diyafram gevşeyerek eski halini alır, göğüs kafesi daralır, basıncı artar ve içerideki hava dışarıya itilir.
Karın bölgesinden (abdomen) yapılan solunumun sadece gaz alışverişi verimi nedeniyle daha yararlı olduğu aşikârdır bunun yanında diyafram kasının salınımı ikinci kalp gibi dolaşım sistemine katkıda bulunur ve etrafındaki mide, bağırsak gibi organların etkinliklerini de olumlu yönde etkiler.
Doğru solunum diyafram nefesi denilen, bu kasın eğitilmesi ile geliştirilebilen, karın bölgesi ile yapılan solunumdur. Bunun en kolay uygulanan hali yatar halde karnın üstüne bir kitap koymak ve nefesi alıp verirken kitabın da inip kalkmasını sağlamaktır. Bunu hayal etmenin kolay bir yolu da bedenin içinde bir balon varmış gibi düşünmektir. Balonun her yöne şişmeye uygun kısmı karın boşluğuna denk gelir. Ortadaki merkezse bedenin denge merkezi olan ve hara, tek nokta, 2. çakra, seika tanden (ruhun koltuğu) diye de bilinen yerdir. Bu merkezin göbek deliğinin 5-6 cm aşağısında olduğu düşünülür.
Nefesi geliştirme çalışması aynı zamanda nefesi kontrol etme çabasıdır da. Sonuçta gelişen nefes kapasitesinin yanında sistemin aerobik verimidir. Verimsiz alınan ve yüksek tempolu bir etkinlikte kas hücrelerine gerekli oksijeni sağlayamayan nefes, sonuçta bu hücreleri oksijensiz solunuma sürükleyecek bu da artığı olan laktik asitle kaslarda ağrı ve verimsiz çalışmaya neden olacaktır.
Nefes geliştirme çalışmalarının ortak yanı diyafram kasına dair kontrol yetisini artırma çabasıdır. Bunun için de nefesin salımının kontrolü esastır. Bu fazda diyafram kası eski kubbe haline dönmeye çalışırken nefesi dışarı çıkmaya zorlar dolayısıyla bunun denetimi nefesin salımının denetimidir. Diğer bir ortak yan da duruş ve tek noktaya odaklanmadır. Duruştaki en önemli gereksinim karın bölgesinin sıkışmaması yani omurganın dik olmasıdır. Bu çabayla bedensel gevşeme ve en dengeli halde duruşa ulaşmak amaçlanır.