Anne ve babalar yani ebeveynler çocuk yetiştirirken çocuklarına sınır koyma ve otorite sağlama konusunda sorunlar yaşamaktadır.
Sınır koyma, çocuğun kendisini emniyette hissederek hareket edebileceği alanı belirleyen yardımcı ve yol gösterici işaretleri çocuğa sunmaktır.
Disiplin ve ceza aynı şey değildir. Araştırmalar vurma, tokat atma veya sözlü bağırmalarla disiplinin sağlanamadığını gösteriyor. Bu eylemler kısa dönemde hızlı sonuç veriyor gibi gözükse de uzun dönemde kalıcı zararlar doğurmakta.
Fiziksel cezalarda, çocuğa utanç ve umutsuzluk duyguları yükleyerek, kendisine olan saygısını yitirmesine yol açılıyor ve fiziksel cezalarda farkında olmadan çocuğa şiddetin uygun bir davranış olduğu, güç kullanarak istediklerini yapabilecekleri öğretilmiş olacaktır.
Bir çocuğa doğru bir davranışı öğretmek için onu cezalandırmak ya da fiziksel şiddet uygulamak yerine neyi nasıl yapacaklarını ve bunların nedenlerini açıklamak yeterlidir.
Yasak koymak yerine geçerli davranışlar vurgulanmalıdır. Örnek vermek gerekirse çocuğa kıyafetlerini yer atma şeklinde bir söylemde bulunmak yerine “Lütfen kıyafetlerini yerden kaldır çünkü yerleri süpürmem gerekiyor” denilmeli.
Yapılan araştırmalarda öğrenci, aile, öğretmen ve okul idarecilerinin birlikte kural oluşturmaları çocuklardaki disiplini kendi kendilerine uygulamaya teşvik ettiğini ve en iyi sonuçları verdiğini göstermiş.
Aileler çocuklarına hayır diyemediği için, emretmek istemediği için, sınırladığı için, şımarttığı için, kendi anne ve babalarından farklı çocuklarını yetiştirmeye çalıştıkları için ve kendilerini eğitimden uzak tuttuğu için çocuklarına sınır koymakta zorlanırlar.