İnsan sağlığına tehdit oluşturmayan daha temiz bir ekosistem için temiz bir kimya sektörü gerekiyor ve bu mümkün.
Çevre dostu nanokompozit malzemeler; endüstrinin yanında sosyoekonomik ortamın da vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Tekstil, boya, inşaat, elektrik ve elektronik, gıda, ambalaj, biyomedikal, tıp ve diğer pek çok teknolojik ürünlerde geniş kullanım alanları ile günlük yaşantımızla bütünleşti.
Doç. Dr. Mehmet Lütfi YOLA, “İstenilen özelliklere sahip yeni malzemeyi elde etmek amacıyla üretilen, en az 2 bileşene sahip malzeme grubu kompozit malzemeler olarak adlandırılmaktadır. Kompozit malzemeler düşük ağırlık, yüksek mekaniksel dayanım ve korozyon direnci gibi özelliklere sahiptir. Özellikle grafen, grafen oksit ve karbon nanotüp temelli nanokompozitlerin kimyasal reaktif olmaması, Temiz Kimya adı altında ilgi görmelerinin yanı sıra eşsiz fiziksel ve kimyasal özellikleri nanoteknolojik sensör uygulamaları için tercih edilmelerine sebep olmuştur. Bunların yanı sıra, son yıllarda multidisipliner olarak fizik, malzeme, biyomedikal, nanoteknoloji, biyoloji, elektronik ve enerji alanlarında önemli uygulama alanlarına sahip metal oksijen anyonik kümelerinden oluşan poliokzometalat ve karbon azot malzemelerin en kararlı allotropu olan karbon nitrit temelli kompozitler de artan bir ilgiye sahiptir.
Bu tür geniş uygulama alanlarına sahip nanokompozitler ile hazırlanan sensörlerin yüksek hassasiyet ve seçicilik özellikleri sayesinde; çeşitli gıdalardan, atık sulardan, idrar ve kan gibi biyolojik örneklerden önemli maddelerin hızlı ve seçici tayin edilebilir. Hazırlanan bu tür nanokompozitler ile modern analitik sistemlerden oluşan hassas, seçici, doğru ve kesin sonuca ulaşılabilir, çevre ve insan sağlığını çok ciddi tehdit eden önemli ajanların analizi sağlanarak, bilinçsiz ve kontrolsüz kullanımının önüne geçilebilir” dedi.