Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olunmaz Özlü Sözü Sahibi Uğur Mumcu Kimdir
Türkiye’de çok sıklıkla kullanılan “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” özlü sözü araştırmacı gazeteci yazar Uğur Mumcu’ya aittir.
Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde Kırşehir’de doğan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu gazeteci, araştırmacı ve yazardır.
Uğur Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde Ankara’da Karlı Sokak’taki evinin önündeki, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta uğrayarak yaşamını yitirdi.
Suikastten sonra Mumcu’nun yaşamına mal olan ilkelerini yaşatmak için ailesi tarafından kurulan Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (umag.org.tr) 1994 yılından beri Araştırmacı Gazetecilik Kursu, seminerleri ve yayınevi ile ayakta kalma mücadelesi veriyor. Zorlukla ayakta kalmaya çalışan vakfın bugün 100’ü aşkın araştırmacı gazetecilik kurs mezunu, 4 bini aşkın seminer mezunu ve 100’den fazla yayını bulunuyor.
Mumcu için çok sayıda anma etkiliği başladı ve sürüyor.
Uğur Mumcu’nun bazı özlü sözleri:
Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi… Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi.
Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz.
Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenen bir suçtur.
Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe dönerler.
Bir ulus, ne kadar okuma-yazma, öğrenme, araştırma eğilimde ise, o kadar sağlam, o kadar hoşgörülü ve demokrat yapıda olur.
İnsanlar sadece konuştukları şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar.
Susanlar da bu insanlık suçlarına katılmış olur. Bu masum insanlar, Yahudi de olur, Arap da, Hıristiyan da. Ölenlerde ırk ve din ayırımı yapılmaz. Ölen insandır.
Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir.
Milliyetçilik, sömürücülerin değil; Mustafa Kemal devrimcilerinin bayrağıdır.
Ben Atatürkçüyüm, ben, cumhuriyetçiyim, ben lâikim, ben antiemperyalistim, ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım, ben insan hakları savunucuyum…
Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünen politikacılarımız bu tablonun ressamlarıdırlar. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” parolası ile liberalizm, en acı örneğini Türkiye’de vermiştir.
Temelinde bağımsızlık harcı yatan Cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalistlerin ahtapot kollarında teslim edilmiştir. Öyle bir teslimiyettir ki, yer altı zenginliklerimiz çokuluslu şirketlerin emrindedir; öyle bir teslimiyettir ki, petrol, maden ve yabancı sermaye yasaları yabancı uzmanlarca hazırlanmıştır; öyle bir teslimiyettir ki, ülke topraklarının bir bölümü üs adı altında başka devletin genelkurmayına armağan edilmiştir; öyle bir teslimiyettir ki, ordumuzun silahları, araç ve gereçleri okyanus ötesi ülkelerin buyruklarına bağlanmıştır.