Bir kimsenin dine yabancılaşması veya dinin özünden ve özgünlüğünden sapmasına bid’at ve hurafe denir.
Dini sağlam ve sahih olarak yaşamak ancak ilk günkü özüne sadık kalmakla olur.
Hurafe, ise boş söz, anlamsız uygulamalar, tutarsız düşünceler demektir. Dinin özünde olmayan, bir takım yollarla sonradan dine sokulan ve toplumda dini inanç ve ibadet gibi kabul gören söz, fiil ve davranışlardır. Hurafelerin birçoğu, batıl dinlerden intikal ederek toplum hayatına girmiştir.
Bid’atlerin tamamı dini görünümlü iken hurafelerin bir kısmı dinden bağımsız günlük yaşantılarla ilgilidir. Örneğin yatırlara çaput bağlamak dini görünümlü bir bid’at ve hurafedir. Buna karşın, 7 aylık doğan çocuk yaşar 8 aylık doğan yaşamaz hurafesi dinî değildir.
Minare yapılması ve oradan ezan okunması, teravih namazının cemaatle 20 rekat kılınması güzel bid’atlerden sayılmıştır, dolayısıyla hurafe kapsamına girmezler. Buna karşılık mezarlardan hortlak çıkmasına inanma ve ölen kişilerin ruhunu çağırma hem bid’at hem de hurafedir.
Bid’atler Hz. Peygamber’in sünnetine aykırı uygulamalardır. Dolayısıyla bid’atlerin ortaya çıkışı İslâm geldikten sonradır. Buna karşın hurafelerin ortaya çıkış tarihi çok daha eskilere gider.
Türkiye’de 1380 farklı hurafenin varlığı tespit edilmiştir. Bu hurafelerin 335’i aile, 319’u cenaze, 272’si sağlık, 78’i mezarlıklar, 49’u hıdrellez, 39’u talih, 170’i çeşitli ibadetler, 17’si misafirlik, 9’u büyü-fal, 9’u cin-peri, 8’i aşure, 7’si helal-haram, 6’sı muska, 2’si de güneş tutulması ile ilgilidir.