Atatürk’ün Spora ve Sporcuya Verdiği Önem İle İlgili Özet Sözler

Atatürk'ün Spora ve Sporcuya Verdiği Önem İle İlgili Özet Sözler

Atatürk, kurulan yeni Türkiye’nin gelişmesi sırasında sporun modernize olup, sporda ilerlemiş uluslar seviyesine ulaşılması için, bizzat çalışmalar yapmıştır.

Türklerin spor geçmişi çok uzun yıllara dayanmasına rağmen, sadece folklorik olarak kalması ve bilimsel metotlar yerine, atalardan gelen bilgilerle çalışılması Türk sporunu Cumhuriyet öncesinde ulusal anlamda oldukça gerilerde bırakmıştır. Bu yüzden Atatürk Dünyada bir ilke imza atarak dünyada ilk kez beden eğitimini zorunlu kılan devlet adamı oldu.

Sadece kağıt üzerinde ve nutuklarda değil, bunu bilfiil yerine getirdi. Stadyumlar ve çeşitli spor merkezleri yaptırdı. Halk Evlerine ait spor şubelerini bizzat denetledi ve Türkiye’de spor, gittikçe artan bir değer ve önem kazandı.

Atatürk, Türkiye’nin gelişmesi için gereken gücün ve enerjinin kaynağı olarak güçlü beyinlere ihtiyacı olduğunu ve bu ihtiyacı ancak sağlam vücutlar üzerinde taşınabileceğini tespit etmişti.

Devletin ana hatlarını oluşturduktan sonraki günlerde beden eğitimi ve spor konusunu da 18 Ağustos 1923 tarihli hükümet programına almıştı.

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı Türk sporunun ilk resmi örgütü olarak faaliyete geçmiş durumdaydı. Bu örgütle ilgili 16 Ocak 1924 tarihinde Atatürk’ün başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında 170 sayılı kararla, Devlet ilk kez spora yardım eli uzatıyor ve bütçeye spor için ödenek konacağını taahhüt ediyordu.

Atatürk’ün, milli mücadeleye başlama günü olan 19 Mayıs (1919) gününü de meclis 20 Haziran 1938’de 3466 sayılı kararı ile her yıl aynı gün kutlanmak üzere, Gençlik ve Spor Bayramı ilan etmiştir.

18 Temmuz 1920’de kendi emriyle Muhafız Alayı’nı kurdurmuş ve bu Alay’a bağlı Muhafız Gücü adında da bir spor kulübü kurulmasını sağlamıştır. Bu kulüp futbol, atletizm, binicilik, bisiklet ve polo branşlarında faaliyetler göstermiştir.

Atatürk’ün Beden Eğitimi ve Spor Hakkındaki Söylevleri
Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.

Spor yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve anlayışı kısa olan kuvvetler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar.

Açık ve kati olarak söyleyeyim ki, sporda muaffak olabilmek için her türlü muavenetten ziyade, bütün milletçe sporun mahiyeti ve kıymetinin anlaşılmış olması ve ona kalpten muhabbet ve onu vatani bir vazife telakki eylemek lazımdır.

Cumhuriyet, fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek seviyeli muhafızlar ister.

Türk çocuklarına sporun bugünkü tekniğini öğretmek ve bunlardan bir kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor olarak koymak gerekir.

Zafer, zafer benimdir diyebilenin; başarı,başaracağım diye başlayanın ve başardım diyebilenindir.

Dünya spor hayatı ve spor dünyası çok mühimdir. Bu kadar mühim olan spor hayatı, bizim için daha mühimdir. Çünkü ırk meselesidir, ırkın ıslahı ve kişayişi meselesidir ve hatta birazda medeniyet meselesidir.

Bütün millet ve memleket evlatlarını sportmen yapabilmek için sarf edilen çalışmanın ehemmiyet ve kudsiyeti aynı derecede kıymetli ve mühimdir.

Yorgunluk her insan, her mahluk için tabii bir haldir. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür.

Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar; Türk gençliği, gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

Türk sosyal bünyesinde spor hareketlerini düzenlemekle yükümlü olanlar; Türk çocuklarının spor hayatını yükseltmeyi düşünürken, sadece gösteriş için, herhangi bir yarışmada, kazanmak emeliyle, bir spor çizmezler. Esas olan, bütün, her yaştaki, Türkler için beden eğitimi sağlamaktır.

Spordan yoksun olan bir gençlik, nasıl ki vatan müdafaası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni inkişafi noksan ve yetersiz olursa, o vücut, o kafayı ileri götüremez, taşıyamaz.

Dünyada yenilmez kimse, yenilmeyen takım, yenilmeyen ordu, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenilgilerden sonra üzülmekte tabiidir. Ancak bu üzüntü insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yenilen, toparlanarak kendini yeneni yenmek için olanca gücü ile, azimle daha çok çalışmalıdır.

Müsbet ilimlerin temeline dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan bahtiyar, kuvvetli bir nesil yetiştirmek siyasetimizin açık gayesidir.

En güzel coğrafi vaziyette ve iiç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirme kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifade etmeyi bilmeliyiz.

Atatürk iyi bir binici ve yüzücü idi. Sporun yarar ve önemini çok iyi biliyordu ve tüm ulusun da bu önemli konuda duyarlı ve bilgili olmasını istiyordu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir