Diş Macunu ve Fırçaları Zararları
Diş Macunu olarak bilinen ancak sürekli kullanılmasına rağmen çürükleri önlemeyen diş macunlarının içi zararlı kimyasal kaynıyor. Floridli diş macunları diş minesinin doğal oluşumunu bozuyor. Yutulduğundaysa flor zehirlenmesine sebep oluyor. DSÖ 2010 yılında, floridin yoğun kullanıldığı ülkelerde diş çürüğü oranının göz ardı edildiğini, suya florid katılmayan ülkelerde bu rakamın çok daha düşük olduğunu raporladı.
Aynı şekilde özellikle kullandıkça kararan diş fırçaları küflenerek çok daha ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor.
Türkiye’de yapılan araştırmalara göre, 10 kişiden 9’unun ağzında çürük var.
Florid: Sodyum monoflorofosfat, stanöz florür, sodyum florür gibi isimlerle yer alıyor.
Florid, öğrenme becerisini azaltarak, hafızaya kalıcı zararlar veriyor ve otizmle ilişkilendirilebiliyor.
Florid oranı yükselmiş olan suyu tüketen toplumlarda diş ve kemiklerde hasar, ülser, tiroid ve kısırlık oluşuyor.
Diş çürüklerini önlemiyor, tedavi etmiyor, aksine diş minesinin doğal oluşumunu bozuyor. Kırılgan kemik ve dişlerin başlıca sebebi. Son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda kanserle de ilişkilendirildi. Çocuklarda beyin gelişimine kalıcı zararlar verebiliyor. Özellikle beynin ortasındaki epifiz bezi floridi absorbe ettiği için bu bölgede kireçlenme oluşuyor. Hormonal denge bozuluyor. Ayrıca algıda zayıflamaya ve öğrenme zorluğuna sebep olabiliyor.
Harvard Üniversitesi çevre sağlığı profesörü Philippe Grandjean ve New York’taki Mount Sinai Hastanesi dekanı Dr. Philip Landrigan ile yaptığı çalışmada floride maruz kalan çocuklarda IQ seviyesinin ortalama 7 puan düştüğünü açıkladı.
Dişlerini fırçalayan küçük çocuklar genelde floridli macunu yutar.
Phillippe Grandjean, Florid en az kurşun ve cıva kadar zararlı. Bu kimyasallar beyne kalıcı zararlar vermesiyle tanınıyor, diyor.
Silika Hidrat: Dişlerde aşınmaya, diş minesinin incelmesine, alttaki dentin tabakasının görünür olmasına (diş sararması) sebep olabiliyor.
Titanyum Dioksit: Potansiyel kanserojen, dişleri beyazlatmıyor, geçici bir süre üzerinde beyaz bir tabaka oluşmasını sağlıyor ve tükürükle yutuluyor.
Gliserin: Özellikle erkeklerde çeşitli sorunlara yol açtığı raporlandı. Ayrıca diş üzerinde bir film tabakası gibi bariyer yaratıyor. Bu bariyer, dişin temizlenmesini önlüyor. Dişlerden tamamen temizlenmesi için her fırçalama sonrasında en az 25 kere ağzın çalkalanması gerek.
Sodyum Lauril Sülfat (SLS): Vücut tarafından emildiğinde hücrelere zarar verebiliyor. Ağızdaki aftları artırdığı ve ağız ülseriyle bağlantısı olduğu tespit edildi. Bu ürünün tadını bastırmak için bol miktarda tatlandırıcı kullanılıyor.
Macunlarda kullanılan Alüminyum insan beynini etkisiz hale getirerek Alzheimer gibi hastalıklara neden oluyor.
Sodyum florid zehirli bir madde ve sinir sistemine kalıcı zararlar verebiliyor.
Sadece bir diş fırçasında milyonlarca mikroorganizma barınabilir. Bu organizmalar banyonun nemli ve sıcak ortamında hızla gelişerek dakikalar içerisinde üreyip zararlı bakterilere dönüşür.
Yapılan araştırmalarda diş fırçalarında yaşayan bakteri sayısının 100 milyondan fazla olduğu tespit edildi. Dişlerdeki çürüklerin büyük bir kısmı diş fırçalarında günlerce yaşayan bakterilerden kaynaklanıyor.
Amerika’da yayınlanan bir raporda; diş eti hastalığına, diş çukurlarına, hatta bağırsak hastalıklarına neden olan bakterilerin; diş fırçalarında büyük gruplar halinde yaşadığı, diş fırçalarının çekilen biyofilmleriyle ortaya çıktı.
Diş fırçalarındaki daha vahim durum ise ağızdan gelen bakterilerin, diş fırçalarına bulaşan tek canlı olmadığı. Banyoda sifon çekilince, havaya üşüşen mikroplar diş fırçalarına uçar. Aileler genellikle diş fırçalarını bir arada tutar. Bu durum bakterileri bir diş fırçasından diğerine taşır.
Bakteri, küf ve mantar, banyo gibi nemli ve karanlık ortamı çok sever. Diş hekimleri bu olumsuzluklar nedeniyle kullanılan diş fırçasının 3 ila 4 ayda bir değiştirilmesini tavsiye eder. Ancak insanlar genellikle bu tavsiyeleri dikkate almayarak yılda sadece 1 veya 2 kez diş fırçasını değiştirir.
19. yüzyılda yaygın bir deyimle ‘Şeytan Zehiri’ olarak bilinen Sodyum Fluorid, fare zehiri olarak kullanılıyordu. Bir çok endüstri kolunun atık ürünü olan ve sodyum silikofluorid ile birlikte elde edilen fluorid özellikle boksit’den elde edilen alüminyum üretimi endüstrisinin bir atığıdır.
Depolanması oldukça güçtür. Denizlerin dibine depolandığında milyonlarca balığın ve deniz canlısının ölümüne neden olmakta, eğer toprağa depolanırsa nehirlere ve yeraltı sularına karışmakta ve toprağı zehirlemektedir. Metali yeme özelliği de bulunduğu için sodyum fluoridin depolanması için üretilen konteynırlar oldukça pahalıya mal olmaktadır.
20. yüzyılın ikinci yarısında Kapitalizm bu zehirli atığın depolanma maliyetinden kurtulmak için fluoridli diş macunları’ masalını ortaya atmış, başta Amerika olmak üzere dünya çapında bir dizi üniversitenin diş hekimliği ve halk sağlığı bölümlerinde, diş sağlığı için fluoridin faydaları üzerine araştırmalar yönlendirmiş ve sonuçta her ülkede fluoridli diş macunları, diş hekimleri kuruluşlarının onayını almıştır.
Arsenikten 15 kat daha kuvvetli Anti-Fluorid Kampanyası’nın önde gelen sözcülerinden Massachutes Tip Merkezi’nden Dr. Bush, sodyum fluoridin arsenikten 15 kat daha kuvvetli olduğunu belirtiyor. Dünyadaki kanser oranının en yüksek olduğu Amerika’da içme sularına fluorid tatbik edilen bölgelerde kanser oranının iki hatta üç kat daha fazla olduğu ve bu oranın nükleer santral bölgelerinde oturan insanların kansere yakalanma risk oranı ile eşdeger olduğu da açiklanan bir diğer bilgi.
Fluoridin kitlesel psikolojik kontrol için kullanımı Fluorid kullanımının karanlıkta bırakılmış ilişkiler ağında ise çok daha ürkütücü bilgilerle karşılaşıyoruz.
Kalsiyum fluorid, sodyum fluoridin doğal alternatifi. Fakat doğada çok az bulunuyor. Bu yüzden organik üretilmiş diş macunları orta gelir seviyesi ve üstündeki toplum kesimi tarafından kullanılabiliyor. Kalsiyum fluoridin fazla fazla alınması durumunda da dişler ve kemik yapısı zarar görüyor.