Kronik hastalığı olan kişilerin ilgili uzman hekime danışmadan oruç tutmamaları gerekir.
Ramazanda gün içerisinde aşırı acıkanlar, acıkmayı geciktiren kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi gerekir ve aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile unlu gıdalardan uzak durması gerekir.
Uzmanlar ağır yağlı yiyeceklerden Ramazan ayında uzak durulmasını öneriyor.
Ramazan ayında özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmelidir, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır.
Öğünler; sahur ve iftarda iki ana öğün ile, iftardan sonra 1-1.5 saat aralıklarla iki ara öğün şeklinde düzenlenmelidir.
Ramazanda sahurda sadece su içmek veya gece yatmadan önce yemek yemek zararlıdır. Bu beslenme tarzı kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır.
Ayrıca sahur öğünü, ağır yemeklerden oluşursa gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı ve kilo alma riski artmaktadır.
Sahurda süt, yoğurt, peynir, çorba, sebze ya da çok hafif kuru baklagillerden oluşan hafif gıdalar tüketilmeli. Sahurda kahvaltılıkların kullanılması çok daha doğrudur. Haşlanmış yumurta, beyaz peynir, zeytin, yeşillik, domates, salatalık, biber ve çorba sahur için dengeli besin grubudur. Sahurda süt ve ürünlerini tüketmek hem metabolizmayı hızlandırır hem de tokluk hissini artırır. Süt ürünlerine tarçın katılırsa kan şekerini düzenler.
Oruç tutanlar sahura mutlaka kalkmalı ve süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan bir kahvaltı yapmalı ya da çorba, sebze ve kurubaklagil yemeklerinden oluşan bir öğün tercih etmelidir.
İftar sofralarında bir insana yetecek yemeğin 2-3 kat fazlası bulunabilmektedir. Yapılan en büyük hatalardan biri de çok hızlı bir şekilde, çok yüksek miktarda besin tüketmektir. Yemekler hızlı yenmemeli, yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek tüketilmeli.
İftara başlarken mide rahatsızlığından korunmak için orucu, hurma veya zeytinle açtıktan sonra 1-2 bardak su içilmeli ve atıştırma yapılmalı çorba içilmeli. Mide 20 dakika dinlendirilmeli ve sonra ana yemeklere geçilmeli. Hafif sebze yemekleri ve haşlanmış et ile tavuklu yemeklerin tüketilmesi büyük önem taşıyor.
İftara peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanması, 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmesi uygundur. Yine enerji veren ancak kan şekerini dengeli bir biçimde yükselten besinler bulgur pilavı, kepekli ekmek veya kepekli makarna gibi posalı besinler tercih edilmelidir.
Tatlı tercihi iftardan en az 1 saat sonra sütlü tatlılardan veya sade dondurmadan yana yapılması daha koruyucudur. Hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi tatlılar tercih edilmeli.
İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlaç, güllaç, muhallebi vb. tatlılar tercih edilebilir.
Günde ortalama 2- 2,5 litre su içmeye, bununla birlikte enerji verirken sıvı ihtiyacını da karşılayacak ayran, taze sıkılmış meyve suları, maden suyu, sebze suları vs. içmeye özen gösterilmelidir.
Tuzlu yiyeceklerden uzak durulmalı, hem su tüketimini engellememesi ve sıvı kaybını artırmaması hem de kafeinin az tüketilmesi açısından çay ve kahve tüketimi sınırlandırılmalı. Günlük çay ve kahve tüketimi 3 fincanı geçmemeli, bunun yerine doğrudan su tercih edilmeli.
Su haricinde süt, ayran, maden suyu, limonata, soğuk bitki çayları, şekersiz kompostolar ve taze sıkılmış meyve suyu gibi içecekler doğru tercihlerdir.
Sulu köfte, etli sebze yemeği ve meyve tüketerek susuzluğun önüne geçilebilir.
Oruç açılırken su yudum yudum yavaş içilmeli.
Her gün bir şişe doğal maden suyu içilmeli. İftar sonrasında şişkinliği azaltmak için hemen maden suyu içilmesi böbrek sağlığını tehdit eder. Her gün en az 10-12 su bardağı su içilmeli. Su dışında süt, ayran, soda, limonata, soğuk bitki çayları, şekersiz kompostolar ve taze sıkılmış meyve suyu gibi içecekler içilmeli.
Uzmanlar, sıcak hava yüzünden oruçluyken susamamak için iftardan sahura kadar azar azar sıvı alınmasını öneriyor. Birden içilecek olan sıvının fazla idrar dışında bir etkisi olmuyor vücuda giren su birden atılıyor. Ayrıca sindirim sisteminde sorunlara yol açıyor.
Oruçluyken susamamak için bir diğer nokta ise kızartma ve kavurma gibi yiyeceklerin sahurda yenmemesidir.
Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için, yemeklerde lif oranı yüksek gıdalar (kurubaklagiller, kepekli tahıllar, sebzeler) ve ara öğünlerde de taze ve kuru meyveler, ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişler tercih edilmelidir.
Yaz dönemine denk gelen Ramazanda yanlış beslenme mide rahatsızlıklarını ortaya çıkarır. Fazla yemek yemek ve asitli, kafein içeriği yüksek olan gıdaların tüketimi mide sağlığını olumsuz etkiler.
Mide yanması ve şişkinliği yaşamamak için; iftar ve sahurda asitli, kafeinli besinlerden, kızartmalardan, çok baharatlı ve soslu yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
Ramazan ayında yağlı yiyecek tüketimi reflü, hazımsızlık, kabızlık şikayetlerini artırır. Lifli gıdalar özellikle gece ve sahurda tüketililmeli.
İftarda hazmı kolaylaştıran gıdalar tercih edilmeli. Kabızlık yaşayanlar çorbalarına kepek unu katabilir. Kabızlığı önlemek için ara vakitte günde üç, dört adet kuru kayısı, incir ya da erik yenmeli ya da komposto şeklinde alınmalı.
Reflüden korunmak için kızartma ve kavurma, salam, sucuk, sosis gibi çok yağlı ve çok baharatlı, tuzlu yiyeceklerden uzak durulması gerekir, bu tarz yiyecekler çok fazla susamaya neden olacağı için oruç tutmayı daha da güçleştirecektir.
Kolestrol sorunu ve kalp hastalığı olmayan sağlıklı bir insan için bile kebapla oruç bozmak yanlıştır. Doymuş yağ içeren kuyruk yağı kebap etinde bulunur ve zarar vericidir. Kebap yerine kuzu veya tavuk şiş ya da kuzu veya tavuk pirzola tercih edilmelidir.
Kızartma, tereyağlı ağır yemekler, hamurlu ağır tatlılar, fazla tüketilen pilav ve makarna yemekleri kişiyi yorgun ve bitkin hale getirir.
Her iftar pilav ya da makarna ile beslenip üstüne tatlı yenirse birkaç gün sonra kişi kendini yorgun ve bitkin hissetmeye başlayabilir. Nedeni, başta sindirim sistemi etkilenerek bağırsak düzeninin bozulması şişkinlik ve kabızlık oluşmasıdır.
Ülke genelinde çok sayıda aile sahurda, iftardan kalan yemekleri tüketip sonra da kahvaltı yapmakta. Bu yanlış uygulama sindirim sistemini yorarak ramazan ayında sıklıkla reflü, gastrit gibi rahatsızlıkları ortaya çıkarır.
Sağlığınızda bir bozulma görürseniz doktorunuzdan oruç tutup tutmayacağınız hakkında bilgi isteyin.