Batı Uygarlığının Atası Yunanlılara Attir Yalanı Dünyaya Yutturuldu
Batı Uygarlığının atalarının Yunanlılar olduğu yalanı dünyaya yutturulmuştur ancak bu yalanı daha fazla sürdüremezler.
Gerçek tarih bize şu bilgileri veriyor;
Avrupa medeniyetinin temelini oluşturan Etrüskler Türk‘tür.
Türk Topraklarının en eski sahibi Türklerdir.
İlk Devletleri(Ödüsleri) Türkler kurmuştur.
İlk Alfabetik yazıyı Türkler buldu. Latin, Yunan, Fenike ve Kril alfabeleri Ön-Türkçe’den oluşmuştur.
12 Hayvanlı Türk Takvimi Dünyadaki ilk takvimdir.
Pusulayı, anahtarı, saati, kağıdı ve matbaayı, sayıları Türkler bulmuştur.
Türklerin varlığı ve medeniyete katkıları çok eski zamanlardan beri bilinmektedir. Orta Asya’da, bozkırlarda yaşamlarını sürdüren Türklerin her zaman ve her yerde komşuları ile önemli ilişkileri olmuştur. Zaman zaman kavgalar, barışmalar, bazen ortak çalışmalar olmuştur.
Bütün bu dönemler boyunca Ön Türkler ve Türklere ait önemli tarihi eserlerin oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu dönemle ilgili yazılar, tarihi eserler son zamanlarda ortaya çıkarılmış ve bu bulguların Türk kökenli olduğu belirlenmiştir.
Türklerin ilk insanlardan beri var olan bir ırk olduğu bilgisine; insanların Y kromozomuna bakılarak ulaşılıyor. Y kromozomu (soy) babadan oğula geçen kalıtsal bir anahtardır.
İnsanlığın ortak atası Asyalı Türklere dayanıyor. Bilimsel olarak soyun Türkler’den geldiği Kazak Türkü Zakircan Niyazov’un genlerinden anlaşılmış durumda. Batılı bilim insanları tarafından yapılan araştırmada Kazakistan’da yaşayan Zakircan Niyazov’un insanlığın 40 bin yıllık genini taşıdığını ortaya koydu.
National Geographic Genografi Projesi kapsamında 2005 yılında genetik araştırma projesi yapılmıştır. Orta Asya araştırmasında 2 bin Türk’ten kan örneği alındı. Zakircan Niyazov’un kan örneğinin 40 bin yıl önce yaşamış olan ilk insanların Y kromozomu ile aynı olduğu tespit edildi. Tüm Avrupa, Rusya, Kızılderililer ve kuzey Hintliler dahil, 1 milyardan fazla insanın atasının, Orta Asyalı Niyazov’un ailesinden geldiği genetik antropoloji ile belirlenmiş durumda.
Araştırmaları yapan Dr. Spencer Wells; İnsanlığın doğduğu yer Afrika ise Orta Asya da bebeklik zamanını geçirdiği ve büyüdüğü yerdir. Wells insanlığın ortaya çıkışının 60 bin yıl kadar önce Afrika’dan başladığını ancak çoğalma ve yayılmanın 45 bin yıl kadar önce Orta Asya’dan olduğunu belirtiyor.
Amerikalı bir diğer araştırmacı Yazar Gene D. Matlock’un “Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türksünüz” adlı kitabından ilgi çekici bazı bilgiler ve varsayımlar şunlardır;
Matlock; ilk insanların Türklerle başlayıp daha sonra dünyaya dağıldığını, dünyada konuşulan ilk dilin Türkçe olduğunu, bilimin, felsefenin ve dinin yine Türklerden dünyaya ulaştığını bildiriyor.
MÖ 80 binlere uzanan tarihlerde; Dünyanın Kuzey Kutbu ve çevresi (Kuzey Kutbu, Rusya’nın kuzey kısmı, Kafkas/Altay dağları, Orta Asya), bereketli toprakları, içinden geçen nehirleri ve adaları ve ılıman iklimi ile Cennet gibi bir yermiş. Bu bölge o zamanlar “Hiper Borea” ismi ile anılıyormuş.
Bu bölgede yaşayanlara; Ari ırk (Arian/ Aryan) deniliyormuş. Aryan’ların Türklerin ataları oldukları sanılıyor.
Ari ırk mensuplarının yaşadığı yerler; kuzey kutbu ve çevresindeki ılıman iklimli bölgelermiş. Bu alanlar Altay dağlarına kadar uzanırmış. Bu bölgelerde yaşayanlar (Ön Türkler); Türklerin atalarını oluşturuyor. Ön Türklerin en az yarısı sarı saçlı ve mavi gözlüymüş.
MÖ 12.000 – 10.000 yıllarında, dünyada büyük bir iklim değişikliği olmuş. Bunun sonucunda Kuzey Kutbu sular altında kalıyor. Zamanla aşırı soğukların oluşması ile bütün bu bölgede buzullar oluşuyor. Burada yaşayan insanlar; kuzeyden güneye doğru göç ederek daha ılıman bölgelere ulaşıyorlar.
Bu göçler daha çok günümüz Türkiye’sine ve Orta Asya Cumhuriyetlerinin bulunduğu yerlere olmuştur. Bu bölgelere kaçan insanlar; Türkiye, Afganistan, Pakistan, İran, Irak ve Orta Asya ülkeleri dahil çok geniş bir alanı kapsayan bir federasyon oluşturdular. Sonunda bu Konfederasyonları dağıldı. Belki de bu zamanlarda Yunanlar Türk kardeşlerine sırtlarını çevirerek ayrı bir yola gitmeye karar verdiler.
Türklerin çok gelişmiş bir uygarlığa sahip olduğunun ispatı ise Jade (yeşim) taşıyla ortaya çıkmış durumdadır.
Türkler, konar-göçer yaşam biçimleri üzerinden güçlü bir medeniyet inşa edebilmişlerdir. Dünyadaki göçlerin sürmesi ile birçok kişi Hindistan’ın içlerine kadar yayıldı ve orada mevcut olan yüksek bir uygarlığa kendi bilgeliklerini de kattılar. Hindistan’a girdikten nerdeyse hemen sonra iki bölge arasında karşılıklı nüfus yerleşmeleri başladı. Dini inançlarını birleştirdiler.
Onlar ayrıca Mısır, Sümer, Çin ve bildiğimiz tüm diğer kadim uygarlıkları kurdular. Onlar bize değişik alfabe ve hatta dinlerimizi bile verdiler. Dolaylı veya dolaysız olarak, onlar İnka, Aztek ve Mayaların atalarıydı. Onlar Tihuanaco ve Karal gibi kadim ve yüksek Güney Amerika şehirlerinin de mimarlarıydılar.
Türk Dünyası:
Türkler, Azerbaycan Türkleri, Tofalar, Altaylılar, Balkarlar, Başkırlar, Gagavuslar, Kazaklar, Karaimler, Karaçaylılar, Kırgızlar, Kırım Tatarları, Tatarlar, Tuvalılar, Türkmenler, Sakalar, Uygurlar, Özbekler, Hakaslar, Çuvaşlar, Şorlar, İran Azerbaycan Türkleri, Yakutlar vb, Urdular (Hindistan), Kumuklar
Atatürk’ün Türk ulusuna söylevi;
Türk Milleti Asya’nın garbında ve Avrupa’nın şarkında olmak üzere kara ve deniz sınırlarıyla ayırt edilmiş, dünyaca tanınmış büyük bir yurtta yaşar. Onun adına TÜRKELİ derler. Türk yurdu daha çok büyüktü, yakın ve uzak zamanlar düşünülürse, Türk’e yurtluk etmemiş bir kıta yoktur. Bütün dünyada Asya, Avrupa, Afrika Türk atalarına yurt olmuştur. Bu hakikatler eski ve hususiyle yeni tarih vesikaları ile malumdur.