Yakın bir zamana kadar yükseklikten korkmanın düşerek zarar görme tehlikesinden kaynaklanan içgüdüsel bir korku olduğu düşünülüyordu ancak yapılan araştırmalarda insanların derinlik algısındaki farklılıklardan kaynaklandığı belirtiliyor.
Henüz emekleyemeyen ve yürüyemeyen bebeklerde yükseklik algısının oluşmadığı belirlendi. Kalp ritmi değişiklikleri takip edilerek gerçekleştirilen araştırmada bebekler büyüdükçe yükseklik korkusu ortaya çıkıyor. Bunun nedeni olarak, bebeklerin kendi kendilerine hareket etmeye başladıkça, hareketlerini ve çevrelerini görsel olarak algılama yeteneklerinin gelişmesiyle alakalı olduğu düşünülüyor.
Yükseklik korkusu yaşayanlar baş dönmesi, kalp ritminde hızlanış, terleme, diz ve bacaklarda halsizlik gibi psikolojik belirtileri olan bir rahatsızlık. Toplumda her 20 kişiden birini etkileyen yaygın bir durumdur.
Yükseklik korkusu, yüksek bir yerde bulunan insanların çoğunda görülen düşme korkusundan farklıdır ve neden olduğu rahatsızlıklar çok daha şiddetlidir.
Araştırmalar yükseklikten korkanların dikey mesafeleri yanlış algıladıklarını gösteriyor. Yükseklik korkusu olanlar, yüksekliği 14 m olan bir binanın üst kısmında, normal insanların 50 m yüksekliğindeki bir binanın üst kısmında verdikleri tepkiyi veriyor. Ayrıca aşağıdan yukarıya doğru bakan insanların dikey mesafeleri yukarıdan aşağıya bakan insanlara göre daha doğru tahmin ettiği anlaşıldı.