Turizm, ülke ve bölge ekonomilerine önemli katkılar sağlayan sektörlerden biridir. Güvenlik olgusunun insan yaşamının sürekliliği içindeki yeri bilindiği için turistik hizmet sunumundan söz edilirken turistlerin güvende olduğunu bilme arzusu temel unsurlardan biri olarak kabul edilmektedir.
Turizm sosyal, ekonomik, kültürel ve diğer boyutlarıyla önemli bir sektördür. Dünyadaki pek çok ülke ile birlikte Türkiye de her geçen yıl turizm sektörüne daha fazla yatırım yapmaktadır.
Bir ülkede yaşanan asayiş sorunu ya da hizmet sunumunda sağlanan memnun edici güven düzeyi, televizyon, internet vb. sosyal ortamlara konu olmaktadır. Bu durum ise, ülkeler tarafından rekabetin arttığı piyasa ortamında kendi turizm olanaklarını ön plana çıkarmak için fırsat olarak kullanılmaktadır. Artan iletişim olanaklarının etkisi ile turistler hem daha bilinçli bir şekilde hem de daha titizlikle turistik destinasyon tercihlerini şekillendirebilmektedir. Turizm talebi gibi esnek nitelikteki bir talep kitlesine ürün ve hizmet sunan turistik işletmeler, kitlenin tercihlerine etki eden tüm unsurları göz önünde bulundurmak zorundadır.
Psikoloji ve insanla ilgili birçok disiplin için insanların temel ihtiyaçlarından biri güvenlik duygusudur. Bu olgu hem fiziksel hem de sosyal anlamda insanların yaşamında önemli bir yer tutar. Güvenlik kavramı, hızlanan küreselleşme süreciyle birlikte değişime uğramış ve devletlerin güvenlik algılamaları da değişmiştir. İnsanların, malların ve hizmetlerin göreceli olarak serbestçe dolaşması ve devletler arasındaki etkileşimin artması, bir devleti ilgilendiren güvenlik sorununun olmadığı ve yeni güvenlik sorunlarının görüldüğü bir uluslararası sistem ortaya çıkarmıştır. Yasadışı göç ve insan ticareti gibi yeni güvenlik sorunları ortaya çıkmış, ek olarak uluslararası terörizm gündeme gelmiştir.
Hemen her toplumsal grup ya da kesim kendi çıkarları ve amaçlarını sağlamak için kendilerini güvende hissetmek isterler. Güvenlik artık yalnızca devletlerin fiziksel anlamda hayatta kalmalarını değil aynı zamanda değerleri, toplumsal ilişkileri ve insanların hayat tarzları ve standartlarının korunmasını da içermektedir.
Seyahat edilecek ülkede yaşanan siyasal sorunlar, belirsizlik ortamı hatta kimi zaman ekonomik kriz gibi bazı gelişmeler sonrası yaşanan grev ya da eylemler turist tercihlerini etkilemektedir. Turizm sektöründe rekabet artışı ve alternatiflerin çeşitliliği talep esnekliğini daha da arttırmıştır.
Herhangi küçük bir asayiş sorunu bile güvenlik endişesi ile talebin farklı ülkelere yönlenmesine neden olmaktadır.
Turistlerin gittikleri ülkelerde geçici bir süre kalmaları ve yabancı bir ortamda bulunmaları nedeniyle kendilerine karşı işlenen suçlara karşı yasal yolları etkili biçimde kullanamamaları, turistlere karşı tehditlerin artmasına neden olabilmektedir. Gidilen yerde güvenlik içinde olabilme kanısı ve inancı turizm mekanına yönelik seyahat kararlarında birinci derecede etkili rol oynar. Turizm ile güvenlik arasında organik bir ilişki bulunmaktadır. Kendi konutunun bulunduğu yer dışında seyahat eden ve geçici olarak konaklayan insanın, güvenlik de içinde olmak üzere tüm gereksinmelerini en iyi biçimde karşılamanın, onun seyahat ve konaklamadan beklediği manevi zevkin maksimum düzeyde gerçekleşmesini sağlamanın, turizmden beklenen bütün yararlardan önce geldiği ve turizmi koşullandırdığı dikkate alınmalıdır.
Turistlerin güvenliği konusunda yapılan idari çalışmalar artırılmalı ve çeşitlendirilmelidir. Ancak bu çalışmaların turistlerin huzurunu ve keyfini kaçıracak boyuta ya da özgürlüğünü kısıtlayacak hale gelmemelidir. Güvenlik konusunda sorunla karşılaşan grubun yüzde 90,8’inin sorununun çözümlendiğini söylemesi bu noktada önemli bir veridir.
Güvenlik algısı güvenlik olgusuyla sınırlı değildir. Güvenlik algısında, yapılan çalışmaların turistik tüketicilere ulaşması ve onlar tarafından görünürlüğü de önemlidir.
Geçen yıla göre Türkiye’ye gelen Turist sayısında sert düşüş yaşandı.