Deloitte’un değerlendirmesine göre, Türkiye’de sermaye girişine ihtiyacı olan ve iç talebi öne çıkaran büyüme modelinin sonuna gelindi. Türkiye daha düşük bir büyüme dönemine girdi. Türkiye’nin Üretkenlik ve teknoloji tarafına yönelerek yapısal reformları hızlıca hayata geçirmesi gerekiyor. Sektörel tarafta inşaat, harcama tarafında ise özel tüketim toplam harcamanın belirgin şekilde toplam geliri aştığı bir model artık sorunlu bulunuyor.
Ancak Türkiye’de önümüzdeki yıl seçim yapılacağı için kısa vadede bu tür adımlar beklemek çok gerçekçi değil. Öte yandan Türkiye’nin yeni bir yatırım modeli oluşturması da, somut olarak bu reform adımlarını detaylandırılmasına, kurumların güçlendirilmesine bakıyor.
Zayıflayan büyüme istihdama da yansıyor. Özellikle Mart ayından bu yana mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı hızlı bir yükseliş gösterdi ve Haziran ayı itibari ile yüzde 9,9’a kadar çıktı. Haziran’da, ayrıca işgücündeki genişlemenin oldukça zayıfladığı, istihdam tarafında sanayi ve inşaat tarafında ciddi kayıplar olduğu görüldü. Türkiye 2007’den beri çok ciddi düzeyde istihdam üretti. Ama bir yandan da büyüme yavaşladığı için kişi başına üretim yerinde saydı. Aynı şeyi dolar bazlı kişi başına milli gelir için de söylemek mümkün. Zenginleşme, üretkenlik artışlarından ve dolar-bazlı gelire yansımasından geçiyor. Burada son yıllarda bir tıkanmışlık var.