Türk Pop Müziği Hakkında Kısa Bilgi
Türkiye’de pop müzik kalitesi yerlerde sürünüyor. Sürekli aynı müziklerin üzerine sözler uydurularak şarkılar piyasaya sürülüyor. Çok sayıda eski müziğin üzerine uydurulan yeni sözlerle şarkılar yeni gibi piyasaya çıkıyor.
Daha önce Arap ve Yunan müzikleri üzerinden şarkı üretilirken günümüzde yerini Hint müziğine bırakmış durumda. Türkiye’de pop müzik yıllardan beri yabancıların ya da eskilerin yaptığı hazır şarkılarla kısır bir döngüye girmiş durumda.
Türkiye’de yapılan şarkıların müziğinde kanun, ud, saz, keman gibi aletler unutulmuş durumda.
Türkiye’de yapılan şarkıların müziği haricinde diğer kötü yanı bozuk Türkçeli, anlamsız sözler içeren, sürekli olumsuzluk ya da müstehcenlik üzerine yazılan sözlerdeki artış dikkat çekiyor. Şarkı sözleri o kadar kötü bir dille yazılıyor ki sürekli argo, küfür, hakaret, beddua, ölüm kalım şiddet ya da müstehcenlik içeriyor. Hazırlanan şarkılar adeta olumsuzluğu insanlara kusuyor. Hareketli şarkılarda bile saçma sapan kötü bir şarkı dili kullanılıyor.
Bu durumu yıllar önce dalga konusu yapan bir şarkı üretilmişti.
Bu şekilde bilinçli olarak kötülüğü şarkı yoluyla aşılamak isteyen kişiler olduğu gibi bilmeden buna çanak tutan kişiler de bulunuyor.
Müzik, dil içerisinde kültür alanının benimsediği, zevk, değer ve anlayışına göre zenginleştirdiği bir rol üstlenmektedir. İnsan düşüncesi, duygusu, sezgisi ve hayali dilin dünyasında bu rol yardımıyla oluşur ve zenginleşir.
İnsan; severken, nefret ederken, düşünürken kelimeleri kullanır. Onların sağladığı imkânlarla hisseder ve düşünür. Dış dünyayı da bu imkânlar sayesinde algılar ve sezer. Bu anlaşma yeteneği çevresinde bir araya gelerek hem dili oluşturur, hem de o dille deneyimlerini ve birikimlerini kendilerinden sonra gelen kuşaklara aktarır.
Şarkı sözleri için de aynı ilke geçerlidir. Çünkü onlar da topluma, özellikle de gençlere sunulmuş birer iletidir. Bu iletilerde neler dendiği de o ölçüde önemlidir.
İnsani ve milli yüceliklerin ana kaynağı müzikle oluşturulmaktadır. Bu oluşum müzik veriminin tohumunun ancak körpe ve genç ruhlara serpilmesiyle gerçekleşebilir.
Bir milletin kendine ait müzik yapıtları tamamıyla o milletin diliyle bütünlük arz eder. Tüm bu kültürel birikim çocuğun müziksel dilinin; yani müzikçesinin gelişmesinin yanı sıra, özellikle anadilinin oluşup gelişmesinde etkin ve belirleyici rol oynar. Çocuğun şarkı dili bu şekilde gelişim gösterir. Bu bakımdan çocukların eğitiminde şarkı ve türkülerin önemli bir yeri vardır. Ancak bu önem kendine küfür alanında da bir yer edinmiştir.
Günümüz şarkıları incelendiğinde, Türkiye’nin büyük bir eğitim ve kültür davasını kaybetme aşamasında olduğu görülüyor.
Genellikle aşk ve sevgi şarkılarında sevgiliye duyulan kin ve öfke sonucunda kötü söylemler ortaya çıkmıştır.
Günlük hayatta kullanılan küfür, hakaret ve bedduaların yanında sadece şarkılarda kullanılan çok farklı söylemler de vardır.
Gençlerin gerek ruhsal gerek ahlaki değerlerini olumsuz yönde etkileyen bu şarkıları çocuklar henüz anlamlarını bilmeden, duydukları küfürleri etraflarına karşı kullanmaya başlamaktadırlar. Sırf melodisi ve ses uyumundan genellikle akılda kalıcı olan bu söylemler çocukların çok çabuk ezberleyebileceği sözlerdir.
Türkiye’deki müziksel karmaşa bireysel-toplumsal anlamda bilinçaltında bir tür yabancılaşmayı oluşturmakta. Böylesi zararlı bir gidiş, dil her türlü ifadeye yeterli olduğu halde nesillerin birbirleri ile anlaşamaz hale gelmesine neden olacaktır.
Argo, kaba ve müstehcen sözlerin çok kullanıldığı, özellikle gençlere hitap eden bu ifadeler ahlak dışı olmakla birlikte, toplumun dil bilincinin kaybolmasını da giderek artırmaktadır.
Son 15-20 yıldır eğlence kültürümüz olan müziğe toplumsal değişikliklerimizin yansıdığını görmek mümkün.