Sosyal Medyada, Google, Facebook, Twitter, Microsoft gibi şirketler giderek tekelleşmektedir. Özellikle Amerikan İstihbarat kurumlarıyla anılagelen Facebook, Twitter gibi Sosyal Medya kuruluşları akıllı telefon teknolojisiyle daha geniş kitlelere ulaşma imkanı ve kullanım alanı bulmuştur.
Arap Baharı, Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen’de büyük çapta; Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas’ta küçük çapta olmak üzere tüm Arap Dünyasında baş gösteren mitingler, protestolar, halk ayaklanmaları ve silahlı çatışmaların genel adıdır. Birçok uzman tarafından 21. Yüzyılın en büyük olayı ve Arap dünyasında yaşanan en büyük değişim olarak nitelendirilmektedir.
Her ülkede sosyal hareketlerin nedenleri belli ölçüde farklılıklar gösterse de, bu nedenlerin kesiştiği kısımlarda iktidar etme tarzı, işsizlik, yolsuzluk, adaletsiz uygulamalar ve genel olarak devlet yönetiminden memnuniyetsizlik olduğu söylenebilir.
Nitekim Arap ülkelerinde ortaya çıkan sosyal hareketler, büyük çaplı protesto gösterilerine dönüşmüş, bazı ülkelerde hükümetin yenilenmesine veya politikalarını gözden geçirmesine neden olurken, bazı ülkelerde ise hükümetin yıkılmasına hatta iç savaşlara neden olmuştur.
Arap ülkelerinde yaşanan devrimlerle ilgili yapılan bilimsel bir araştırmada 3 milyondan fazla tweet, binlerce blog gönderisi ve yüzlerce gigabytelık Youtube videosu incelenmiştir. Sonuçta, sosyal medyanın Arap Baharı’ndaki siyasi tartışmaların şekillenmesinde oldukça merkezi bir rol oynadığı ve büyük olaylar öncesinde sık sık devrim hakkında online konuşmalar yapıldığı ispatlanmıştır. Tunus ve Mısır özeline odaklanan bu araştırmada, facebook, twitter ve Youtube’ndan toplanan verilerle, Mısır’daki siyasi web siteleri, Tunus’un tüm blog küresinde gerçekleşen politik diyaloglar ve devrim esnasında gerçekleşen ve filtrelenen 3 milyon tweet değerlendirmeye alınmıştır. Ortaya çıkan sonuçta, Arap Baharı’nda sosyal medyanın kritik rolü kanıtlanmıştır.
Protestoları planlamak için Facebook, organize etmek için Twitter ve dünyaya anlatmak için Youtube kullanılıyor.
Protestocuların eylemleri organize etme, duyurma, yönlendirme ve canlı tutmasında başta Facebook ve Twitter olmak üzere sosyal medyanın oldukça önemli bir rolü olmuştur. Ayrıca Türkiye’de gezi parkında bekleyenlerin kalabalıklaşmasında vb. protestoların çeşitli şehirlere yayılmasında sosyal medyanın etkisi görülmüştür.
Bu denli etkili olan sosyal medyada dolaşan haberlerin doğru olup olmadığını anlık olarak tespit edebilme ve haberin ulaştığı kitlelere doğru bilgiyi gösterebilme olanağı bulunmamaktadır. Söz konusu haberlerin birçoğunun kanıtlanabilirliğinin güç olması bir yana, kitleleri, harekete geçtikten sonra, durdurmak ya da onlarla sağlıklı iletişim geliştirmek de oldukça zor olmaktadır. Gezi parkı olaylarının ilk haftasında 5 milyon civarında yanlış bilgi içeren tweet atıldığı iddia edilmiştir. Gezi Parkı protestoları sosyal medya aracılığıyla geniş kitlelere ulaşan doğruluğu şüpheli ve tamamen yanlış birçok haber, yanlış bilgi, resim ve video kamuoyunda büyük bir bilgi kirliliği ve dezenformasyon oluşturmuştur.
Yabancı bir ülkede bot motorundan yaralanan bir gencin Türkiye’deki gösteriler sırasında panzerle ezildiği, sosyal medyaya erişimin engellendiği, binlerce polisin istifa ettiği, İstanbul Emniyet Müdürünün görevden alındığı, polisin gerçek mermi kullandığı, köpeğe bile biber gazı sıkıldığı, polislerin ilaçlı su kullandığı, eylemlerin 48 saat daha devam etmesi durumunda Anayasa Mahkemesinin hükümeti düşürebileceği, eylemcilere karşı portakal gazı kullanıldığı gibi daha sınırsız pek çok yalan haber kullanılmıştır.
Sosyal Mühendislik Saldırıları: Sosyal medyanın toplumsal olayların hızlı ve kolay organize edilmesine olanak sağlaması, ülke içinden ve dışından veya ikisinin işbirliğine dayalı sosyal mühendislik saldırıları düzenlenmesini kolaylaştırmaktadır. Gerçekten sosyal medya, bireyleri, grupları ya da kamuoyunu belli bir tutum ve davranış konusunda ikna edebilmek için inanılmaz fırsatlar sunmaktadır. Toplumu dizayn etmek için internet bağlantılı bir bilgisayar veya cep telefonu yeterli olmakta, bu yolla geniş kitleler yönlendirilebilmektedir.
Provokasyon, dezenformasyon ve tahrik: Sosyal mühendislik saldırılarında da bu yollara başvurulsa da, bu imkanlar, daha geniş bir kullanım alanı bulmaktadır. Sosyal medyanın, provokasyon, dezenformasyon ve tahrik imkanından, özel yaşamdan ticarete, kişisel amaçlardan grup veya farklı ülkelerin istihbarat amaçlarına kadar hemen her alanda karşı tarafa belli bir düşünce, tutum veya davranışı benimsetmek için yararlanılabilmektedir.
Bağımlılık: Ülkelerin geleceği genç nesillerdir. Bu nesillerin, oyunlar, filmler veya sosyal medya araçlarına bağımlı hale getirilmesi başlı başına büyük bir tehdittir. Buna bir de gençlerin provokasyona açık olmalarını eklediğimizde, kötü niyetli sistematik uygulamaların nasıl bir tehlike olduğu daha iyi anlaşılacaktır.
Akıllı telefon uygulamalarıyla zamandan ve mekândan bağımsız biçimde kullanılabilmesi: Sosyal medyanın yaygınlaşmasının yanında özellikle bir masaüstü bilgisayara benzer özellik gösteren akıllı telefonların halk tarafında kullanılabilir olması ile bilgiyi mobil şebekelerden kablosuz bir şekilde almak, kullanmak ve yaymak mümkün olmuştur. Bu durum, bireylerin dünyanın her yerinden anında bilgi edinmesine ve bu bilgiyi paylaşmasına, sosyal organizasyonlar kurmasına ve bunları yönetmesine olanak sağlamaktadır. Ancak bu sürecin denetim ve kontrolü zor olduğundan, bireylerin tekel yapılar, organize örgütler ve istihbarat birimlerince yönlendirilmesi daha kolay hale getirmektedir.
Tehlikeli Bilgi Paylaşımı ve Manipülasyon: Sosyal medyanın en büyük risklerinden biri, tehlikeli bilgi paylaşımı ve manipülasyondur.
Sosyal medyanın tehlikeli bilgi paylaşımı ve manipülasyon için kullanılması, ülke içinden kişi ve gruplarca olabileceği gibi ülke dışından kişi, grup veya istihbarat birimlerince de söz konusu olabilir. Bir ülkede yaşanacak karışıklık ve kaos ortamı ancak o ülkeye zarar vermek isteyen devlet ve örgütlerin (bu örgütler terör ve istihbarat vb. olarak ifade edilebilir) işine yarar. Çünkü bir devlete veya topluma zarar vermenin en kolay yolu iç karışıklık çıkartarak toplum içerisindeki farklı grupları birbirine düşürmektir. Bu karışıklıklar ve kaos ortamları sayesinde gücü ve otoritesi zayıflayan devlet yönetimini ele geçirmek veya yönetime istediğini yaptırmak kolaylaşır.
Özellikle soğuk savaş dönemini incelediğimizde bu tarz olayların sıklıkla gerçekleştiğini görmekteyiz. Arap baharı örneğinde de görüldüğü üzere, topyekun bir savaş veya silahlı bir mücadelenin hem ekonomik hem de insani yönden büyük kayıplara neden olacağını bilen devlet ve örgütler, bu tarz müdahale yerine, farklı grup ve insanları birbirine düşürme, halk isyanlarını destekleme ve provoke etme taktiğini kullanmayı tercih etmişlerdir. Soğuk savaş sürecinde, savaş ve doğrudan müdahale yerine kullanılan bu tür taktikler, düşman kutupların birbirlerine uyguladıkları en basit ve masrafsız yol olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun içinde her ne nedenle olursa olsun(din, mezhep, ırk, siyasi fikir) birbirinden farklı olan kişilerin ve grupların birbirlerine karşı olan hoşgörüsünü ortadan kaldırmaya yönelik çalışma yapmak veya değişik yollarla yapay bir kaos ortamı yaratmak yeterli olacaktır. Yapılan bu çalışma ile devlet veya toplumun kendi gücü ile kendisini yıpratması sağlanır. Bu çalışmaları yapan örgüt yada devletler daha önce ancak basın veya halkın içine soktukları uzun süre güvenlerini kazanmaları için mesai harcamış bireyler (ajan-provokatör) aracılığı ile yapmaktaydılar. Bir şekilde ellerine aldıkları basını kullanarak yalan haber yayma ve ajanlar vasıtası ile halk içinde kulaktan kulağa yayılacak kışkırtıcı dedikodularla istediklerine ulaşmaya çalışmaktaydılar. Fakat sosyal medyanın gelişmesi ile farklı bir durum ortaya çıkmıştır.
Sosyal medya, güçlü ülkelere diğerlerine karşı, özellikle istihbarat elamanları ve lobiler aracılığıyla eskisinden daha masrafsız ve daha az riskle müdahale olanağı sunmaktadır. Bu amaçla dünyanın herhangi bir yerinden internet üzerinden istenilen provokasyonu başlatmak, sürdürmek ve yönetmek kolaylaşmıştır.
Sosyal medyanın ortaya çıkaracağı muhtemel riskleri azaltabilmek için, yasal düzenleme eksikliklerinin giderilmesi, eğitim yoluyla çocukların, gençlerin ve genel olarak toplumun bilinçlendirilerek sosyal medya okur-yazarlığının geliştirilmesi, siber saldırılara ve bilgi kirliliğinin önüne geçilebilmesi için alt yapının güçlendirilmesi ve nitelikli personelin yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır.