Okul Zorbalığı, daha güçlü bir çocuk ya da bir grup çocuk öğrenci tarafından daha az gücü olan bir çocuğa karşı yapılan ve sürekliliği olan fiziksel, psikolojik, sosyal ve sözel olarak tekrarlanan saldırılardır.
Kendi gücünü daha zayıf kişileri incitmek ya da onları korkutmak için kullanan kişi, düşük özgüvenli ve düşük popülariteye sahip kişilere sataşır.
Bu bireyler hem zorbaca davranışı uygularlar, hem de bu davranışa maruz kalırlar.
Zorbalık denince akla ilk olarak fiziksel zorbalık gelir. Ancak bunun dışında sözel ve psikolojik zorbalık da vardır.
Zorbaca davranışlara bir kaç örnek;
Hoş olmayan isimler takmak, vurmak, fiziksel olarak incitmek, hakkında söylentiler çıkarmak, tehdit etmek, birini gruptan çıkartmak ve arkadaşlık ilişkilerini etkilemeye çalışmak, alay etmek ve küçümsemek
Araştırmalara göre, cinsiyet farklılığı görülmeden, zorbalığın en yaygın formu kötü isimler takmadır. Daha sonra sıklıkla karşılaşılan biçimler ise itme ya da fiziksel olarak incitme, acı vermedir. Zorbalığın diğer formları ise; reddetme, hakkında dedikodular yayma, tehdit etme, bir kişiyi grup dışında bırakma ve arkadaşlık ilişkilerinin manipülasyonudur.
Zorbalıkların okullarda önlenebilmesi için bütün teneffüslerde nöbetçi öğretmenler ya da görevlilerin olması gerekir. Bazı okullar da bu denetim olmadığı için küçük öğrenciler kendilerinden büyük öğrenciler tarafından zorbalıklarla karşılaşabiliyor. Veliler ve Milli Eğitim Bakanlığı bu konuyla ilgili okulları denetlemelidir. Eğer bunlara dikkat edilmezse çocuklarda okul korkusu oluşacaktır.
Okullardaki sataşmalar ya da zorbalığın önlenmesi için ilk önce bunun bir sorun olarak görülmesi gerekir.
Şikâyetlerin okul yönetimi tarafından ciddiye alınması ve öğrenci ya da velilerden zorbalık ya da şiddet konusunda şikâyetler geldiğinde ihmal edilmemesi gerekir.
Öğretmenler ve okul idaresi Alt sınıflardaki öğrencileri üst sınıflardaki öğrencilerden korumalıdır. Zorbalığın genelde büyük sınıflardaki öğrenciler tarafından daha küçük sınıflardaki öğrencilere uygulandığı gözlenmektedir. Öğretmenlerin bu duruma dikkat etmeleri gerekir.
Okul çevresinde ve okulda zorbalık eylemlerinin en sık yaşandığı yerlerde güvenlik için ek önlemler alınmalıdır. Özellikle nöbetçi öğretmenlerin bu bölgeleri sık sık kontrol etmesi sağlanmalıdır.
Zorbaların ailelerinin çoğunlukla; katı, kurallar konusunda tutarsız ve sınırlarını koymak için güç kullanan aileler oldukları bulgulanmıştır. Diğer taraftan, kurbanların ailelerinin ise, aşırı korumacı bir tutum içinde oldukları belirlenmiştir.
Zorba: Okula uyum problemleri, alkol ya da madde kullanımı, eğitimle ilgili yaşanan problemler nedeniyle az sayıda meslek seçeneği ve gelecekte olası işsizlik problemi.
Kurban: Düşük okul başarısı, düşük psikolojik uyum – yalnızlık, düşük değer duygusu gibi. Uyku problemleri, yatak ıslatma, sıra dışı baş ve mide ağrıları.
Anne ve babalar şu önerileri dikkate almalı;
Çocuklar, özellikle küçük yaşlarda saldırgan davranışlarla istediklerini yerine getirmemelidirler. Çocuk saldırganlıkla amacına ulaşmamalıdır.
Çocuğa, sosyal olgunluğuna uygun çeşitli görevler verilmeli başarma duygusunu yaşaması sağlanarak kendine güvenin gelişmesi desteklenmelidir.
Çocuğun saldırgan davranışları dayak ile cezalandırılmamalıdır. Saldırganlığına aynı şekilde cevap verilmemelidir. Çocuğun saldırgan davranışları karşısında sakin olmak ve sonrasında bu konuyu konuşmak iç görü kazanmasını destekleyecektir.
Çocuklar kızgın ve öfkeliyken onlarla inatlaşıp tartışmamalı, çocuk sakinleştikten sonra bu durum birlikte konuşularak değerlendirilmelidir.
Çocuğun seyrettiği TV programları, filmler, oynadığı bilgisayar oyunları konusunda dikkatli olunması gerekir. Televizyon izlemeyi sınırlandırmalı, hangi programları izledikleri, hangi bilgisayar oyunlarını oynadıkları kontrol edilmelidir.
Seyrettiğiniz film veya yaşadığınız gerçek olaylar üzerinde mutlaka konuşulmalı, topluma uyan veya uymayan davranışların sonuçları birlikte değerlendirilmelidir.
Spor ve yarışmalara yönelen çocuklarda saldırganlık dürtülerinin büyük ölçüde azaldığı görülmüştür. Çeşitli sosyal ve sportif faaliyetlere yöneltilmelidir, ilgi alanlarını ve hobilerini yapmaları için fırsatlar verilmelidir.
Saldırgan çocuklarda rahatlamayı sağlamak amacı ile kum ile oynama, kızgınlığın resmini yapma, kızdığı kişiye mektup yazma (bu mektubu o kişiye vermesi gerekmiyor), yastığı yumruklama, hareketli oyuncaklarla oynama, su oyunları, kağıt yırtma gibi etkinlikler önerilmektedir.
Açık alanlarda oynamasına olanak sağlanmalıdır.
Tüm müdahalelerinize rağmen sorun devam ediyorsa bir uzmandan yardım alınmalıdır.
Çocuğunuz zorbalığa uğruyorsa;
Çocuğunuz birisiyle sorun yaşadığında, sakın gidip sorunu o çocuklarla halletmeye kalkmayın. Bunu bırakın okul halletsin.
Özellikle zorba belliyse, o çocuğun anne-babasıyla yüz yüze gelmeyin. Kızgınsınız ve utanıyorsunuz, içiniz karma karışık. Zorbanın anne babası içinde aynısı geçerli. Bu şekilde sorunu çözmek daha da güçleşir.
Çocuğu dinleyin, güven verin. Duygularını konuşsun, zorbalığa uğramasına neden olan özellikleri konusunda güçlendirin.
Çocuğunuz Zorbalık yapıyorsa;
Çocuğunuzu dövmeyin ama konuyu ciddiye alarak, bu davranışı çocuklar arası olabilecek doğal bir davranış olarak değerlendirmeyin.
Ona, mağdurun duygusunu anlatın ve bu tür davranışları asla onaylamayacağınızı da kesinlikle belirtin.
Çocuğunuzu savunmayın. Kesin ve kararlı konuşun.
Kardeşler arasında böyle bir durum varsa birbirlerine vurmalarına izin vermeyin.
Örnek Olay
Dağlık bir bölgede; adam, küçük çocuğuyla yürürken çocuğun ayağı bir taşa çarpar ve can acısıyla, Ahhh! diye bağırır.
Dağdan, Ahhh! diye bir ses gelir ve bu sesi duyan çocuk hayret eder. Merakla, Sen kimsin? diye sorar; ama aldığı yanıt Sen kimsin? olur.
Çocuk, bu yanıta kızar ve Sen bir korkaksın! diye bağırır. Dağdan aldığı yanıt Sen bir korkaksındır.
Babasına bakar ve Baba ne oluyor? diye sorar. Oğlum, dikkat et! diyen baba, vadiye doğru Sana hayranım! diye bağırır.
Ses, Sana hayranım! diye tekrar eder. Sen harikasın! der. Bu kez dağdan, Sen harikasın! sesi yükselir.
Çocuk şaşırmıştır, ama hâlâ ne olduğunu anlamamıştır.
Baba, durumu açıklar; Oğlum, insanlar buna yankı derler; ama gerçekte yaşamın kendisidir. Yaşama ne verirsen onu yansıtır. Yaşam, senin davranışlarının bir aynasıdır. Yaşamında daha çok sevgi istiyorsan, insanları çok sev. Sana saygılı davranılmasını istiyorsan, insanlara saygılı davran. Başkaları tarafından anlaşılmak istiyorsan, önce başkalarını anlamaya gayret göster. İnsanların sana hoşgörülü ve sabırlı davranmasını istiyorsan, önce sen onlara karşı sabırlı ve hoşgörülü olmalısın. Oğlum, yaşamda ne ekersen, onu biçersin. Bu doğa yasası, yaşamın her alanında geçerlidir, der.