Türkiye’de İyi Durumda Olmayan Spor Basını Hakkında Tespitler

Türkiye'de İyi Durumda Olmayan Spor Basını Hakkında Tespitler

Spor olaylarını halka aktarma işlevini yerine getiren spor medyası, genel medya alanları içinde akademik veya sektörel olarak en çok tartışma konusu olan alanlardan biridir.

Haber konularının hayatın gerçekliğinin dışında genelde eğlence, sağlık ve dinlendirici amaçlarla gerçekleştirilen sportif oyunlar olması, spor medyasını farklı bir konuma oturtmakta. Spor medyası bu yönüyle daha az ciddi bir gazetecilik alanı olarak değerlendirilmekte.

Spor gazeteciliği, İngiltere’de geleneksel gazetecilik hiyerarşisinde özensiz ve yumuşak haberleriyle eleştirilmekte ve aşağılayıcı şekilde genel gazeteciliğin oyuncak bölümü olarak değerlendirilmekte. İngiltere’de spor gazeteciliği medya eğitimi ve iletişim çalışmaları içinde yer bulamamıştır.

Ticari anlamda spor gazeteciliği önemsizdir ancak son on yılda medya sektöründe çok büyük bir yer tutmaktadır. Times ve Daily Telegraph gibi ciddi gazeteler için bile spor en önemli üçüncü içerik alanı haline gelmiştir.

Türkiye’de de spor haberleri, medyada en çok izlenen haber türleri arasındadır. Türkiye’de yaklaşık 500 bin olan günlük gazetelerin toplam tirajının yüzde 10’unu spor gazeteleri oluşturmaktadır. Türkiye’de günlük gazeteler yaklaşık 3-4 sayfasını spor haberlerine ayırmaktadır. Son 15 yılda içinde, özellikle ticarileşme ve profesyonelleşmenin hâkimiyetiyle birlikte önemli anlayış değişiklikleri ile gelişerek büyüyen bir sektör olmuştur.

Gazetecilik, doktorluk veya avukatlık gibi bazı profesyonel mesleklerde olduğu gibi ilgili alandan diplomayı gerektiren, yani alanın profesyonel kurallarıyla ilgili eğitiminin alınmış olmasını gerektiren bir meslek değildir. Bu formal eksiklik mesleğin profesyonel saygınlığını ve geçerliliğini azaltıyor.

Medyada etik konuların en çok ihlal edildiği çalışma alanlarından biri de spor basınıdır. Türkiye’de spor basını, neredeyse etik konuların dışında bir gazetecilik alanı olarak görülmekte, meslek ilkelerine aykırı davranışlar etik bir bakış açısıyla tartışılmamakta. Spor gazeteciliğinde eleştiri konusu olan etik ihlallerinin başında taraflı yayıncılık ve gerçek dışı haber gelmektedir.

Tarafsızlık medya için her alanda uyulması gereken bir ilkedir. Genel gazetecilikte medya kuruluşlarının herhangi bir fikir veya siyasi parti lehinde/aleyhinde tavır alması ilke olarak istenen bir durum olmamakla birlikte, Türkiye’deki gazetecilik pratiğine bakıldığında bu konuda medya kuruluşlarına yönelik çok suçlama olduğu bilinmektedir.

Türkiye’deki spor medyasında tarafsızlık gibi etik ilkeler için yazılı bir mesleki bağlayıcılık unsuru bulunmamakta. Etik ilkelere aykırı davrananlar için herhangi bir yaptırım yapılmamaktadır.

Gazeteciliğin kimi profesyonel meslek alanlarında olduğu gibi yasal düzenlemeleri ve bu düzenlemelere aykırı davranışlarında mesleklerinden men edilme gibi kuralları ve araçları yoktur. Bu nedenle de etik ilke ve kodların gelişimi gazeteciliğin profesyonel bir meslek olarak gelişimine, gazeteci kimliğinin nasıl tanımlanması gerektiğine dair tartışmalara paralel bir gelişim izlemiştir.

Türkiye’de gazetelerin spor sayfaları ve spor gazeteleri yoğun olarak futbol haberleriyle doludur. Türkiye genelinde 2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre, gazetelerin spor sayfalarının yüzde 65,7’si futbol, yüzde 5,65’i basketbol, yüzde 12,84’ü de iddaa/at yarışı haberlerinden oluşmaktadır. Futbol haberlerinin oranı 84.2, basketbol haberlerinin oranı da yüzde 11.8 olarak çıkmıştır.

Ticari yapılanmanın doğal sonucu olarak tiraj veya reyting kaygısıyla hareket eden spor medyası özellikle futbolcu transferi dönemlerinde gerçek dışı haberlerle gündeme gelmektedir.

Medyanın tek amacı daha fazla reklam almak, daha fazla kâr sağlamak, tiraj ve reyting çıtasında en üste çıkmaktır. Medya amacına engel olacak hiçbir ahlaki değeri tanımaz, eğer ahlaka başvuruyor gibi gözüküyorsa bile bu tavrının kendisine daha fazla para sağlayabileceği umudundadır.

Daha öncesinde tek düze ve yavan olarak görülen habercilik formatını düzeltme çabaları tiraj ve izlenme oranı kaygılarıyla örtüşünce magazinel ve sansasyonel bir formatın medyada yerleşmesine neden olmuştur. Bu nokta gazetelerin spor sayfaları ve spor gazetelerini kapsayan spor basını için de oldukça belirgin olup spor basının en temel karakteristiklerinden biri haline gelmiştir.

Türkiye’deki spor medyasının tarafsızlık olgusu, yurt dışı ile karşılaştırıldığında ülkelerin sportif yapılanmasıyla bağlantılı olarak farklılık göstermektedir. Almanya’da izleyici kitlede spor gazetecilerinin objektifliği konusunda herhangi bir spekülasyon yoktur çünkü açıkça bir taraf lehine tavır almaları söz konusu değildir. Spor gazetecisi her şeyden önce gazetecidir ve gazeteciliğin en temel kuralı objektifliğe bağlıdır.

Gazeteler, okuyucu talebine göre yayın politikalarını belirlemekte. Gazete patronları yılsonunda kimin ne kadar kazandırdığına ve sektörde ne durumda olduğuna bakıyor. Patron iyi para kazanırsa gerisine bakmıyor bile gazetede çalışanına bir haberi niye kullanmıyorsun demiyor.

Türkiye’de spor medyasının toplumsal sorumluluk bilincine sahip olması gerektiği söylenebilir. Bu doğrultuda spor medyasının sadece tiraj veya reyting gibi ticari beklentilerle hareket etmemesi, bunun dışında toplumsal bir görev üstlendiği bilinciyle okur ve izleyicilerine doğru haberler vermesi, haber ve yorumlarında tarafsız olması gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Bunların gerçekleşmesi için mesleki standartlar geliştirilmesi, daha da önemlisi bu standartlara uyan bir yayın anlayışının hayata geçirilmesi ve gerektiğinde denetlenmesi önemli bir gerekliliktir.

Spor medyası yöneticilerinin ticari kaygılarının yanı sıra toplumsal sorumluluk anlayışıyla hareket ederek, büyük kulüplerin gerçek dışı haberlerine yer vermek yerine daha fazla ön plana çıkarılmayı hak eden amatör branşlara yer vermesi beklenmektedir.

Gerçek dışı ve taraflı yayın anlayışıyla prestij kaybına uğradığı gözlemlenen spor medyası, uzun vadede de olsa ticari anlamda güçlenecektir.

Son dönemde internet siteleri ile sosyal paylaşım ağlarının yaygınlaşmasıyla kulüpler kendi medyalarını oluşturmaya başlamıştır. Büyük kulüpler ve sporla ilgili organizasyonlar, televizyon, gazete ve dergi gibi kendi yayın organlarına sahiptir. Bu medyalarda, kulüple ilgili her türlü duyurular yer aldığı gibi, televizyon ve gazete gibi yaygın medyada yer alan gerçek dışı olarak nitelenen haber ve yorumlar için de düzeltme ve açıklama metinleri bulunmaktadır.

Etik dışı davranışlara karşı basın kuruluşları üzerinde bir yaptırım gücü olan herhangi bir kurum veya güç bulunmamaktadır. Özerk denetim kurumları, redaksiyon statüleri, sorunlu etik olayları içeren arşivler, somut eylem normları ve yönelim çizelgeleri ve kurum içinde etik ilkelerin çiğnenmesine karşı yaptırımlar uygulanmalıdır. Basın ve düşünce özgürlüğü kısıtlamadan, toplumsal sorumluluğu koruyan hukuki düzenlemeler yapılabilir.

Spor medyası için akademik bir yapılanma gerekliliği tartışılmazdır. Meslekte yaşanan erozyon ve yalan haber gibi ciddi sapmalara bir sınırlama getirerek, imajın düzeltilmesi ve yükseltilmesinin akılcı yolu; kısa vadede hizmet içi kurs ve eğitim programları, uzun vadede de üniversitelerde spor gazeteciliği eğitimidir. Spor gazetecilerinin kaliteli bir eğitim almalarını sağlamak, bu bağlamda hukuki, teknik ve fiziki yeni düzenlemelerle alt yapı oluşturulması, öncelikli bir kamu görevi olarak düşünmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir