Medya Tüketim Kültürü Doğmasına ve Yaygınlaşmasına Neden Oluyor
Ekonomik olarak sürekli krizler yaşayan Türkiye’de tüketim odaklı kültürel değişim, tüketim kültürünün doğmasına neden olmuştur.
Medya, bu kültürün üretilmesinde ve yaygınlaştırılmasında kilit rol oynamaktadır. Medya, özellikle reklam ve televizyon dizileri aracılığıyla izleyicilere bir takım tüketim kültürüne özgü değerler sunmaktadır.
Bu amaçla reklamlarda son zamanlarda yeni bir ünlü stratejisi kullanılarak dizi karakterlerine yer verildiği görülmektedir. Ürünler farklı olsa da reklamlarda bireylerin kendi toplumsal kimlikleri ve değerlerinden birşeyler bulmalarına olanak sağlayacak kişiler ve anlamların kullanılmasıyla açıklanmaktadır. Ayrıca dizi karakterlerinin reklamlarda yer alması, diziyi izleyen ve dizi karakterlerine aşina olan izleyicilerin sunulan tüketim kültürü değerlerini çoğu zaman sorgulamadan içselleştirmesi sonucunu doğurmaktadır.
İdeolojik ve kültürel birer metin olan reklamlar bireylere tüketim ile yeni kimlikler, kişilik özellikleri, yaşam tarzları sunmaktadır. Bunu yaparken toplumda baskın olarak kabul gören kültürel değerleri kullanmaktadır. Aynı şekilde televizyon dizilerinde de işlenilen konular (töre, metropol yaşamı, aile ilişkileri), konuların ele alınış biçimi ve kurgusal karakterler ile tüketim kültürü değerleri yeniden üretilmektedir.
Tüketimin merkezi bir öneme sahip olduğu bu kültürde, reklamlar ve televizyon dizileri aracılığıyla bireylerde hazcı ve bencil bireysellik oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu kültürde tüketimle elde edilecek mutluluk toplumunun mutlak göndergesi, kurtuluşun eşdeğerlisi olarak sunulmaktadır. Ayrıca televizyon reklamlarında, reklamı yapılan ürün çoğu kez mutluluğun, heyecanın, sorunlarından uzaklaşmanın, sosyalleşmenin ve belli bir kimlik kazanmanın kaynağı olarak gösterilmektedir.
Reklamlarla oluşturulan tüketim toplumları, yeninin, moda olanın peşinde koşan, maceradan hoşlanan, zevki odak noktasına koyan erkek ve kadınlardan oluşmaktadır.
Reklamlarda sunulan bir diğer tüketim kültürü değeri de cinsiyetçiliktir. Reklamlarda bireylerin ürünü tüketmesini sağlamak için baskın toplumsal cinsiyet rollerinden sıkça yararlanılmaktadır. Bu doğrultuda reklamlarda kadın, cinsel obje, eş, anne, kız çocuk olarak yer almaktadır. Bu sayede kadının toplumsal kimliğini oluşturan statü imgeleri erkek egemen ideoloji bağlamında oluşturulmaktadır.
Sonuç olarak reklamların tüketicilere sembolik hazlar sunduğu ve reklamı yapılan ürünlerle toplumsal olarak arzulanan değerler arasında bir bağlantı kurmaya çalıştığı tüm çıplaklığıyla ortadadır. Reklamcıların yeni bir stratejisi olarak dizi karakterlerinin reklamlarda kullanılması da bunun bir uzantısıdır.