Dünyanın havası hızla kirletildiği için, dünya ülkeleri günümüzde yenilenebilir enerjilere yönelmeye başladı. Kömürle çalışan santraller Biokütle ile çalışabilir hale getirilmeye başlandı. Türkiye pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da oldukça geri kaldı.
Biokütle tarımsal artıklarla, her yıl hasat sonrasında tarım arazisi üzerinde kalan on binlerce ton tarımsal artığın en yeni teknolojiler kullanılarak, mümkün olan en düşük emisyon değerlerini verecek şekilde yakılıp, elektrik üretilmesini sağlıyor.
Uzmanlar kömür dumanının sigara dumanından daha fazla zararlı olduğunu belirtiyor. Yakılan her 1 kilo kömür, Biyokütle yakıtın 5 katı fazla zehirlenmeye neden oluyor.
Bu nedenle insan sağlığını ve ekosistemi ciddi boyutlarda tehdit eden, yaşam süresini kısaltan kömürlü termik santraller yerine, kömürle çalışmayan kömür yerine biyokütle yakıt kullanan temiz enerjiye geçilmesi gerekiyor.
Türkiye’de, aktif olarak çalışan 20 kömürlü termik santral bulunurken, bunlara; Soma, Zonguldak, Çanakkale başta olmak üzere, planlanan 80 kömürlü termik santrali projesi eklenecek.
Dünya yüksek ısılarla insanlara doğayı giderek kirlettiği mesajını iletiyor. Böyle devam edildiğinde bütün yeşil alanlar çöle dönüşerek insanlar açlıkla mücadeleye başlayacak.
Türkiye’de her yıl ayrıca kömürlü sobalardan zehirlenerek hayatını kaybeden çok sayıda insan oluyor. Kömürün yerine zehirsiz Biokütle atıklara geçme zamanı geldi.
Türkiye’deki biyokütle enerji potansiyeli tam olarak bilinmiyor. Buğday, arpa, pamuk sapı, yerfıstığı kabuğu, tütün ve çay gibi tarımsal atıklardan oluşturulan pelet, özellikle büyükşehirlerde yakıt olarak değerlendirilerek kömür yerine bu artıklar odun haline dönüştürülüp kullanılırsa hem dışarıya ithal kömür için paralar gitmez, hem de daha ucuz ve temiz yakıt kullanılmış olunur.
AB, biyoyakıtın hem ısıtma hem de elektrik sektöründeki pazar payının geliştirilmesini destekliyor.