Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu, yaz saatinin kalıcı hale getirilmesiyle hanelerin elektrik faturalarının artacağını belirtti.
Elektrik Mühendisleri Odası’nın yaptığı çalışmaya göre yeni uygulama, kışın sabah saatlerinde aydınlatma ihtiyacı doğuracak olması nedeniyle uygun değildir.
Saatlerin ileri ve geri alınması; toplumsal yaşamda oluşturduğu karmaşadan güne karanlıkta başlamanın uyku düzeni ve insan sağlığı üzerindeki etkisine; ekonomik ilişkiler ve turizm başta olmak üzere dış dünya ile uyuma varıncaya kadar pek çok açıdan tartışmalara yol açmaktaydı. Uygulama; gün ışığından en etkin şekilde yararlanma noktasında da sorgulanıyordu.
Enerjinin verimli kullanımı açısından en uygun noktanın GMT+2:30 olduğu saptanmıştır. Yine yaz saati uygulaması da yapılarak ve GMT+3 yerine ileri bir nokta olarak GMT+3:30 dilimine çekilerek tasarruf miktarının daha da artırılması mümkündür.
Türkiye’de ulusal saat dilimi; kışa denk gelen 5 ayda (Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Mart) İzmit GMT+2, 30 derece Doğu meridyeni, yaza denk gelen 7 ay (Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim) boyunca da Iğdır GMT+3, 45 derece Doğu meridyeni olarak uygulanmaktaydı.
EMO’nun yaptığı incelemeye göre; GMT+2:30 saat dilimi yani Ordu-Fatsa’dan geçen 37.5 derece Doğu meridyeni Türkiye için en uygun noktadır. Bu nokta Türkiye’nin her iki ucuna göre yaklaşık aynı mesafededir. Böylece tüm Türkiye’de daha dengeli ve eşit bir aydınlatma ihtiyacı oluşacaktır. Buçuklu dilim belirleme, ülkelerin konumlarına göre dünyada başka ülkelerde de kabul gören akılcı bir çözümdür.
Türkiye’nin boşa enerji tüketiminin önüne geçmek, cari açık üzerinde olumsuz etkiye sahip olan enerji yükünü artırmamak, yurttaşların cebini yakan elektrik faturalarının kabarmasını önlemek için yapılan yanlıştan geri dönülmeli, yaz-kış saati uygulaması devam ettirilmeli, saat dilimleri de en uygun noktayı belirleyerek yeniden düzenlenmelidir.
Öncelikle altı çizilmesi gereken nokta, geniş yüzölçümü olan ülkelerde yaz-kış saati uygulamasının enerji tasarrufu açısından önemli olduğudur. Yazın günler uzun olduğundan ileri saat uygulaması devam ettirilmelidir.
Yaz ve kış saati için belirlenecek noktanın tespitinde ise yüzölçümü dağılımıyla birlikte bölgesel olarak enerji tüketim miktarları dikkate alınmalıdır. Hatta sektörel gelişmelerin de değerlendirilmesi enerji tasarrufu açısından önemli olacaktır. Örneğin sanayinin gelişmiş olduğu Batı ile tarım ve tarımsal sulamanın önemli olduğu Doğu arasında elektrik tüketim zamanları açısından da farklılıklar bulunmaktadır.
Yaz saatinin kalıcılaştırılmasına dair alınan karar, ne yazık ki bu noktalar dikkate alınmadan verilmiş görünmektedir. Nitekim yeni uygulama gün ışığından en etkin yararlanma açısından olumlu bir karar değildir. Yaz saatinin kalıcılaştırılması, kış aylarında mesainin başladığı sabah saatlerinde elektrik kullanım ihtiyacını artıracaktır.
Özellikle Batı’da yer alan illerimizde güneşin geç doğacağı gerçeği ile birlikte elektrik tüketiminin yoğun olduğu bölgelerin Batı’da yer aldığı düşünüldüğünde alınan karar özellikle hanelerin elektrik faturasını artıracaktır. Vardiyalı çalışan sanayi sektörü bir yana bırakılırsa yapılan uygulama ancak akşam saatlerinde aydınlatma ihtiyacı ortaya çıkan küçük işyerleri ve ticarethaneler için görece sınırlı bir olumlu etki sağlayabilir.
Bakanlar Kurulu’nun yaz saatini kalıcılaştırma kararının gerekçesi kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Böyle bir karar, öncelikle bilimsel ve teknik çalışmalara dayandırılmalıdır. Bu çalışma Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde yapılmalı, hatta Türkiye’deki sektörel gelişimi, bölgesel elektrik tüketim paylarını da dikkate almalıdır.