Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri yerşekilleri bakımından önemli farlılıklar gösterir. Doğu Anadolu bölgesi daha engebeli ve dağlık alanlara karşılık gelirken, Güneydoğu Anadolu bölgesi morfolojik açıdan daha sade bir görünüm arz eder. Türkiye’nin iç ve dış güvenliği açısından, bu özellikler dış mihraklarca ülkemizin aleyhine kullanılmış ve zaman zaman ülkenin güvenliğini tehdit eder duruma gelmiştir. Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesinin dağlık ve engebeli olması, arazi yapısının gerek sığınma gerekse komşu ülkeler arasında sızmaların kolay olması nedeniyle tarihten günümüze her zaman problemli bir saha olarak karşımıza çıkmaktadır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi litolojik yapısının mağara ve oyukların oluşmasına uygun olması, bitki örtüsünün meşe türleri açısından zengin olması, teröristlere saklanma ve barınma olanağı sağlayarak teröre elverişli bir imkan oluşturmaktadır. Ayrıca arazinin derin ve sarp vadilerle yarılmış olması ulaşım ve güvenliği engelleyici bir unsurdur.
Türkiye, Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birleştiği noktada bir köprü durumunda, dünya güç dengesini etkileyebilecek sürekli ve çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarına sahne olan, Ortadoğu’daki petrol kaynaklarına yakınlığı ve Orta Asya’daki Türk Devletleri ile entegre olabilme avantajı nedeniyle önemli bir jeopolitik ve jeostratejik konuma sahiptir.
Bölgede cumhuriyet ve demokrasi ile idare edilen tek Müslüman, laik bir ülke olan Türkiye, 80 milyonluk nüfus potansiyeli zengin yer altı ve yerüstü kaynakları, ayrıca her geçen gün gelişmekte olan ekonomik ve teknolojik gücü ile bölgede mevcut politik, askeri ve ekonomik dengeyi bulunduğu tarafa kazandırabilecek milli güce ve coğrafyaya sahip bir bölge devletidir.
Dünya üzerinde jeopolitik ve jeostratejik açıdan bu kadar önemli bir yere sahip olan Türkiye özellikle de Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi, petrol kaynaklarına yakınlığı, batı savunma sisteminin son ve en önemli halkasını oluşturması, zengin yer altı ve yerüstü kaynaklara sahip olması gibi avantajlarından dolayı tarihin her döneminde, terörün hedefi konumunda olmuştur.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin bu kadar yoğun terör olaylarına maruz kalmasının bölgenin sosyo-ekonomik nedenlerine bağlı olduğu söylense de bölgenin jeopolitik ve jeostratejik konumu ve bölgeye has fiziki coğrafya özelliklerinin etkisinin daha fazla olduğu söylenebilir. Nitekim Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi morfolojik olarak birbirinden farklı coğrafya özelliklerine sahip iki bölge olmasına rağmen genel olarak iki bölge de terörün gelişimine, sürekliliğine ve güvenlik kontrolünün sağlanmasında bazı sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin jeolojik ve litolojik açıdan çok zengin bir yapıya sahip olması bunun yanında litolojinin, yani kayaç özelliklerinin, mağara ve oyukların oluşmasına uygun olması, bitki örtüsünün de buna destekleyici olarak meşe ve türleri açısından zengin olması terör örgütlerini saklanma, sığınma ve kaçmada avantajlı bir duruma getirmektedir. Bu durumda terörün gelişmesinde ve güvenlik kuvvetlerine karşı koymada ve zaman kazanmada teröristlere büyük kolaylıklar sağlamaktadır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ülkemizin doğusu ve güneyindeki kara sınırlarını oluşturur. Nitekim; Suriye sınırımız 877 km, Irak sınırı 331 km, İran sınırımız 454 km, Gürcistan, Ermenistan, Nahcivan’ın toplam sınırı 610 km’dir. Güneydeki Suriye sınırı dışında kalan Irak, İran, Gürcistan ve Ermenistan ile olan sınırlarımız oldukça dağlık ve engebeli bir özellik göstermektedir.
Suriye sınırı boyunca arazi düz ve fazla coğrafi bir engeli bulunmamaktadır. Irak ve İran ile olan sınır bölgemizde oldukça engebeli ve dağlıktır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yapılan barajlar, terör örgütlerinin hareket kabiliyetini (saklanma, sığınma ve geçiş güzergahlarının su altında kalmasına nedeni ile) kısıtlamaktadır. Bu vb yatırımlar terör örgütlerince engellenmeye çalışılmaktadır. Nitekim Dicle Nehri üzerinde yapılacak Ilısu barajı ile bu bölgede oluşacak göl alanı içerisinde terör örgütlerinin sığınak barınak ve saklanma yeri olarak kullandıkları pek çok mağarada su altında kalacaktır. Ekonomik anlamda Türkiye’ye kazanç getirecek bu vb barajların yapılması ile Terör örgütlerinin saklanma ve sığınma amaçlı olarak kullandığı bu mağaraların ortadan kalkması; güvenlik güçlerinin işini çok daha fazla kolaylaştıracaktır.