1822 yılında hayvan severler Ä°ngiltere’de bir araya gelerek hayvanları korumayı ve insanların hayvanlara iyi davranarak onlara dahi iyi bir yaÅŸam ortamı saÄŸlamaları için Hayvanları Koruma BirliÄŸini kurdu.

Türkiye’de ise bu birlik 1908 yılında kuruldu. Bütün ülkelerde bu amaçla kurulan birlikler Hollanda’nın baÅŸkenti Lahey’de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonunu kurdu. Federasyon 1931 yılında 4 Ekim’i Hayvanları Koruma Günü ilan etti.

Hayvanları koruma gününde medya kuruluşları ve okullarda hayvanlarla ilgili bilgilendirici konuşmalar yaparak hayvanlara karşı insanca muamelelerin neler olduğu anlatılır.

19. yüzyıla kadar osmanlılarda devlet binalarına ve konutlara kuş evleri yapılırdı.

Fatih Sultan Mehmet’in fermanıyla yapılara kuÅŸlar için oyuk ve tünek eklenmesi zorunlu olmuÅŸtu. Sahipsiz hayvanların su içmesi için yalaklar yaptırılmıştı.

Camilere kedilerin bakılabileceği bir bölüm ve su içebileceği kapların konularak hergün ciğer verilmesi belirtilmişti.

Sahipsiz hayvan bakım, tedavi ve beslenme için vakıflar kurulmuştu.

Kış mevsimlerinde hayvanlar için et, saman, tuz ve kuş yemleri bırakılıyordu.

1700’lü yıllarda kurulan vakıflarca , göçmen kuÅŸlarla kedi ve köpeklerin tedavisi için birçok Osmanlı ÅŸehrinde hayvan hastaneleri yaptırılmıştır.

Sahipsiz sokak hayvanların, halk ve (hancı, lokantacı, kasap, ciğerci vb.) esnaf tarafından düzenli olarak beslenmeleri, parayla satın alınan kuşların azat edilmeleri yaygın bir gelenekti. Halk ve saray sanatçılarına ilham veren birçok hayvan türü , edebiyatta ve el sanatlarında yüceltilerek ölümsüzleştirilmiştir.