Çocuk ve gençlerdeki her yeme bozukluğunun ardında duygusal problem yatıyor.
Çoğunlukla özgüven eksikliği ve kendini beğenmeme söz konusu ve bunlara ailede yaşanan sıkıntılar, ayrılıklar ve adaptasyon başarısızlığı eklenince, çocuklar ve gençler erişilmesi en kolay zevk kaynağı olarak yiyecekle avunmaya çalışırlar.
Gençlerde en yaygın Anoreksi, Bulimiya ve Ortoreksi denilen yeme bozukluğu bulunuyor.
Anoreksi: Kendini beğenmeme ve kabul etmeme duygusuyla alakalıdır. Gençler açlık çekerek kendine işkence eder. Gün içinde tek bir elma bile yese suçluluk duyar. Bu şekilde çok az kiloya düşer ve bu durum hayati tehlike oluşturur.
Bulimiya: Büyük miktarda tıka basa yemek yeme ve kusma nöbetleri ile açlık dönemleri birbirini izliyor. Anoreksi ve bulimiya birbirine bağlıdır ve birbirine dönüşebilir.
Ortoreksi: Modern bir yeme bozukluğu takıntı derecesinde tamamen sağlıklı beslenmeye odaklanmak anlamına geliyor. Ortoreksiye yakalananlar gün boyunca ne yiyeceklerini düşünür, tükettikleri gıdaları büyük titizlikle seçerler ve dolayısıyla yemeğin hazırlanışı neredeyse bütün zamanlarını alır. Yemeğe odaklandıkları için diğer her şey önemini kaybeder.
Yeme bozuklukları uzun süre gizli kalıyor. Bu yüzden ebevenylerin çocuklarını izlemesi önemli. Çocukları kendine güveniyor mu, iltifat almak için çırpınıyor mu, fazlası ile özeleştirel davranıyor mu, ailesi ile yemek yemekten kaçınıyor mu? Bu tür tavırlar ağır basmaya başlarsa uzmandan destek alınması gerekir. Psikolog, hatta ruh sağlığı uzmanının müdahalesi gerekli olabilir, bunda korkunç hiçbirşey yok, korkunç olanı önlem almamaktır.
Gençler arasında giderek artan yeme bozukluğu için yurt dışında uzmanlar okulları dolaşarak 5. sınıftan 12. sınıfa kadar öğrencilerin bu sorunları çözmelerine yardımcı oluyor.
Öğrencilerle birlikte farklı durumlar canlandırıyor, rol almaları isteniyor ve bu karakterler kendilerine çok yakın oldukları için öğrenciler, yiyecekten kaçınmak veya tersine her şeyi yemekle telafi etmekten farklı, yapıcı stratejiler uygulamaya çalışıyor.