20. yüzyılın sonlarında çevre ve kalkınma sorunları gündemi meşgul etmeye başlamıştır.
İnsanlığın ekonomik, teknolojik ve sosyolojik alanda yüzyıllardır gösterdiği gelişmeler sırasında çevreye verdiği zararlar gelecek için kaygıları artırmıştır. Küreselleşme süreci de, bu gelişime olumsuz etkilerle katkıda bulunmuştur.
Son dönemde tüm dünyanın çevreci teknolojilere, politikalara ve yatırımlara yönelmesiyle ortaya çıkan yenilenebilir enerjilerin esas alındığı bir ekonomi anlayışı olan yeşil ekonomi lafta kalmaktadır. Çevreyi ve dünyayı kirleten nükleer enerji AB tarafından çevreci olarak kabul edilmiştir. Isınma ihtiyacı için AB ülkeleri tekrar kömüre dönmüştür.
Dünyada çevreyi en fazla dünyanın en zenginleri kirletmektedir. Sınırsız para güçleri sayesinde süper zenginlerin kullandığı jetler, arabalar vs büyük eşyalarla sıradan insanlardan kat kat daha fazla çevreyi kirletmektedirler.
Siyanürle altın arama yapan zengin şirketler, konutlar için ormanları ağaçları kesen şirketler hiçbir zaman çevre konularında gündeme gelmezken hep sıradan insanlar ve ineklerin çıkardığı gazlar gündeme getirilerek gerçekten çevre için birşeyler yapılmadığı şüphesini ortaya çıkarmaktadır. Daha yeşil bir çevre için sıradan insanlar değil büyük şirketlerin çevreye zarar verici tahribatlarının engellenmesi gerekiyor.