Mükellef olmayan bir çocuk dayanamayacaksa oruca başlamamalı. Genellikle çocuklar 8-10 yaşları arasında Ramazan Ayı’nda aralıklı olarak birkaç gün oruç tutabilmektedir.
Çocuklar ergenlik çağına ulaştığında Ramazan orucunun tamamını tutabilecek bir irade gücü kazanır.
Çocuklar oruca alıştırılırken onu tamamlayabilmesine yardımcı olmak için çocuk ruhuna uygun şartlar oluşturulmaktadır. Okula giden çocukların alışkanlık kazanması için oruçları hafta sonlarında tutması, sevdiği yiyecekler hazırlanarak iyi bir sahur yapması, yeterince uyuyup dinlenmesi, günü hoşlanarak geçirebileceği etkinliklere yer verilmesi onun oruç ibadeti ile ilgili ilk tecrübesinin olumlu ve zevkli geçmesine yardımcı olabilir.
Günümüzde huzurlu bir ramazan geçirebilmek için her türlü tedbir alınmaktadır özellikle gıda denetimleri sıklaştırılır, fahiş fiyatlarla ürün satılmaması sağlanır, mantar tabancası, maytap gibi maddelerin satışları yasaklanır.
Fakirlerin neredeyse bir aylık yiyecekleri karşılanmakta, onlar için özel iftar davetleri düzenlenmekte, geçmişte olduğu gibi günümüzde de iftar yapabilmeleri için özel mekânlar hazırlanmaktadır.
Ramazanın Türk kültürüne özgü bir başka yönü de Türk mizah ve eğlence oyunlarının bu ayda yoğunlukla uygulanmasıdır.
19.yüzyıldan itibaren İstanbul’da Vezneciler’den Şehzadebaşı’na kadar olan alanda direklerarası diye adlandırılan yerde ve kısmen de İstanbul’un diğer semtlerinde iftarla sahur arasında çeşitli ramazan eğlenceleri ve sohbetleri düzenlenirmiş. Buralarda Türk müziğinden, Doğu ve Batı müziğinden örnekler, çayhanelerde içilen kahve ve çay esnasında yapılan sohbetler, orta oyunu, tiyatro sahnelerinde sergilenen oyunlar, meddahların ince esprileri, kukla gösterileri, hokkabazların ve palyaçoların güldüren oyunlarıyla iftar sonrası ramazan, adeta bir karnaval havasında geçmiştir.
Eski ramazan gecelerinin herkes tarafından izlenebilen en kalabalık ve en uygun eğlencesi Karagöz oyunu olmuştur.