Ebeveyn ve pedagog, yetişmekte olan bir çocuğun yanında yer alan en önemli büyüklerdir ve onların tutumu ve davranışları ile verecekleri örnek o çocuk için en etkileyici unsurdur.
Ebeveynler ve öğretmenler, toplumda pozitif terbiye, pozitif eğitim, pozitif ortam ve insanlar arasındaki karşılıklı pozitif tutumu sağlayacak olan değişimin öncüleri olmalıdır.
Günlük hayatın yoğunluğu içinde çocuklara vakit ayrılmalı, onlarla konuşulmalı ve ihmal edilmemeli. Çocuğa mutlaka gününün nasıl geçtiğini, okul hayatının nasıl gittiği sorularak ilgi göstermek gerekir. Sorun varsa da o sorun veya problemlerin sebeplerini aramak, sorgulamak gerekir. Çünkü çocuğunun yanında olmayı bilmeyen bir velinin çocuğa hiçbir faydası yok. Çocuk annesinin şevkatine ve kayıtsız şartsız sevgisine muhtaçtır. Babanın otoritesi de aynı derecede önemli ve gerekli. Aile çocuğunu koruyup, her iki ebeveynin sevgi ve anlayış göstererek çocuğunun yanında olması çok önemlidir. Bir çocuk pozitif aile ortamında yetiştirildiği zaman başarılı olur. Sorumlulukların paylaşıldığı ve her iki ebeveynin çocuğun gelişmesine katkı sağladığı durumlarda başarılı olur.
Bütün zamanını ekran başında geçiren bir çocuğun yakınları veya dünya ile bağlantısı kopar. Teknoloji bağımlısı olan bir çocuğun gerçek şeylerle ilgili olması, dünyayı merak etmesi beklenemez. Dolayısıyla, büyüklerin sınırlar koyması gerekiyor. Çocuğun yaşına göre görevler vermek lazım. Oyuncakları dağıttıysa, toparlaması da yine ona düşer. Görevler vererek biz aslında çocuğa çok faydalı alışkanlıklar kazandırmış oluyoruz. Sorumluluk üstlenmeyi bilen bir çocuk, çatışmaların, gerginlik ve stresin bol olduğu bir dünyada kendinden emin şekilde hareket edecek ve başarılı olacak.
Dünyada her şey hızla değişirken, veliler ve öğretmenler bu değişime adapte olmakta sık sık geç kalıyor.
Dostane bir ortam, bir arkadaş çevresi başarılı bir sosyalleşmeye önkoşul sağladığı gibi çevrenin etkisi zararlı da olabilir. Yasaya karşı fiiller işleyen çocukların büyük bir bölümü bunu, ya çevrenin, yada ailedeki suça teşvik etkisi sonucu yapıyor. Çocukları için zararlı olan ebeveynler ve aileler var ve bu durumda o çocuğu o sağlıksız ortamdan çıkarıp kendisine uygun bir aile bulmak işi çocuk esirgeme kuruluşlarına düşüyor.
Çocuklar çizgi filmi izlerken bile, iyi olan karakterin tarafını tutsa da o filmde şiddet vardır ve çizgi filmi izleyen çocuğun yanında olanları yorumlayacak bir yetişkin olmayınca çocuk filmdeki karakterlerin yaptıklarını yapmaya başlar, saldırgan ve şiddet yönelimli olur. Oysa çocuğa evde ve okulda, olaylara ve insanlara barışçıl yaklaşım öğretmek, edindirmek gerekir. Çeşitli durumları oyun halinde değerlendirmek, çocuklara roller vermekte fayda var. Hem şiddet uygulayanın hem de şiddetin mağduru olanın rolünü vermekte ve çocuğa tokatlanan, tehdit alan veya alay edilen birinin yaşadıklarını yaşatmakta fayda var. Ancak bu şekilde çocuklara olayları doğru şekilde idrak etme kabiliyeti kazandırılır.